Aforizmalar - Franz Kafka
Bastığın yerin iki ayağının kapladığından daha büyük olamayacağını anlamaktır mutluluk.
Dönüp dolaşıp kendini zarara uğratacak şeyleri kim ister ? Bunu isteyen insanlara rastlanıyorsa, hatta her insanda bu durum biraz gözüküyorsa, bunun nedeni, insanın içindeki iki kişiden birinin kendisi için yararlı olanı isterken, eyleme geçmek için yarı düşüncesine başvurulan ötekine zarar vermesidir.Karara varırken değil, henüz en başta ikincinin yarı-düşüncesine değer verilirse, karar konusu olacak istek de silinip gider.
Kötü'nün elindeki en ayartıcı silah, savaşa çağrıdır. Kadınlarla yapılan savaşa benzer, ki sonu yatakta biter.
Bilgeliğin başladığına ilk işaret ölmek isteğidir.
Daha önce dedim ya, herkes gibi. Hem bunu yalnız senin hesabına yapıyorum; benim dostum olarak kalman için kendi ruhumun yaralanmasını kabulleniyorum.
Kendini insanlığa bakarak sına. Şüphe edeni şüpheye, inananı inanca götürür bu.
İyi, bir bakıma rahatsızlık vericidir.
İnsanlarla iç içe olmak , insanı kendini gözlemlemeye götürür..
Gerçek bölünemez, bu yüzden kendini tanıyamaz; her kim onu tanımak isterse bir yalan olmak zorundadır.
Kötü, bazen insanın elinde bir alet gibidir; bilinsin ya da bilinmesin, eğer insan bunu yapmak istiyorsa, kaldırılıp bir kenara konulmasına ses çıkarmaz.
Günah her zaman açıktan açığa gelir ve aranda duyularla kavranabilir. Kökleri üzerinde yürür ve tanınmak için sökülüp çıkarılması gerekmez.
İnsanların tüm kusurları sabırsızlık, yaptıkları işte yönteme vaktinden önce son veriş, ve sözde bir sorunu sözde bir çit içine almaktır.
Sen ödevsin ama görünürde öğrenci yok..
Olumsuz davranışlarda bulunmak bizden istenir, olumlu davranışlar ise zaten bizimdir.
Gerçek düşmandan sınırsız bir cesaret akar içinize
Kuramsal olarak eksiksiz bir mutluluk olanağı vardır: içimizde yok edilemez bir varlık olduğuna inanmak ve ona ulaşacağım diye çaba harcamamak.
Almanca'da "Sein" sözcüğü iki anlama gelir: "var olmak" ve "onun olmak".
Yüzüşü akıntıya karşı; kimi zaman öyle güçlü ki akıntı, boş bulunduğunda, içinde didindiği ıssızlığın bir noktasında umutsuz kalıyor; böyle bir eksiklik anında geri dönüşsüzce gerilere sürükleniyor.
Gerçeklerin peşinden paten kaymayı yeni öğrenen acemi biri gibi koşuyor, üstelik bir de yasak yerde egzersiz yapıyor.
Hedef var, ama yol yok; yol dediğimiz şey tereddütten ibaret.
Bu dünya için kendini paralaman gülünç.
Şu duygu: "Burada demirlemeyeceğim" ve anında kabarıp coşan ve insanı sarmalayan dalgaları hissediş.
Yaşamın daha başlangıcında iki ödev: Giderek çevreni daraltmak ve kendini bu çevre dışında bir yerde gizleyip gizlemediğini sürekli denetlemek.
Sadece burada ıstırap ıstıraptır. Bu demek değildir ki, burada ıstırap çekenler bir başka yerde çektikleri ıstıraptan ötürü ödüllendirilecek; bunun anlamı, bu dünyada ıstırap denen şeyin bir başka dünyada değişmeyip, yalnız karşıtından bağımsız kılınacağı ve mutluluğa dönüşeceğidir.
Dünyanın acılarından uzak tutabilirsin kendini, bu sana kalmış olup doğana uyar, ama tam olarak bu uzak duruş belki kaçınabileceğin yegane acıdır.
Belki de hiçbirinde geçmez ama, açık seçiklikten yoksun eski hikayeler yığınından kulağımıza tanıdık gelen bir saptamadır bu.
Kötünün ondan bir şeyler gizleyebileceğinize inanmanızı sağlamasına izin vermeyin.
Sonsuzluk yolunda nasıl böylesine kolayca ilerlediğine hayret eden birisi vardı; gerçekte hızla bayır aşağı yuvarlanıyordu.
Arşimet noktasını buldu, ama kendisine karşı kullandı onu; anlaşılan bu koşulla keşfetmesine izin verilmişti.
Doğru yol gergin bir ip boyunca gider; yükseğe değil de, hemen yerin üzerine gerilmiştir bu ip. Üzerinde yürünmek değil de, insanı çelmelemek içindir sanki.
Önceleri sorularıma neden cevap alamadığımı anlayamıyordum, şimdiyse soru sorabileceğime nasıl inanabildiğimi anlayamıyorum. Ama gerçekte inanmıyordum ki, soruyordum sadece.
Sadece zamanı kavrayabilme yetimiz yüzünden kıyamet günü diyoruz o güne ; aslında sıkıyönetim mahkemesidir o.
İnsanoğlunun gelişiminin dönüm noktası süreklilik arz eder. Devrimci düşünsel hareketlerin geçmiş bütün her şeyin geçersiz olduğunu ilan etmeleri bunun için doğrudur - henüz hiçbir şey olup bitmemiştir çünkü.
Bir dayanak olmaktan çıkınca özgürleşir ruh ancak.
Neden mi yazıyorum? Aramızda kalsın, düşüncelerimden başka türlü kurtulma çabası bulamadım henüz.
"Bu hoşuma gitti" diyorsun: bununla da beni övmeyi amaçlıyorsun. Ama sen benim hoşuma gitmiyorsun ki!
"İnsan ancak olabildiğince az yalan söylediğinde olabildiğince az yalan söylemiş olur; yoksa olabildiğince az yalan söyleme fırsatını bulduğunda değil."
Değerlendirmeler (0)