Aşkın Metafiziği - Arthur Schopenhauer
"bunca gürültü patırtı niye? niye (bunca) itiş kakış, tepinme, korku, endişe ve dert? sonuçta amaç, sadece her bir mecnun'un kendi leyla'sını bulması değil midir?
Verdiği sözü tutmuyor hayat, tutsa bile, özlediğimiz şeyin özlenilmeye değer olmaktan ne kadar uzakta bulunduğunu göstermek için yapıyor bunu. Kimi zaman umut, kimi zaman da umulan şey aldatıyor bizi. Bir eliyle verdiğini öteki eliyle alıyor. Uzaklığın büyüsü, cennetler gösteriyor bize. Ama büyülenir büyülenmez, bu cennetlerin uçup gittiğini görüyoruz. Demek ki, mutluluk ya gelecekte yada geçmişteki şimdiki an, güneşli ovanın üzerinde dolaşan bir küçük buluta benziyor önü arkası pırıl pırıl bu bulutun, ovaya yalnız onun gölgesi düşüyor.
Bir böceğin, özel bir çiçeği veya meyveyi veya pisliği veya eti ya da tıpkı, tırtır sineğinin kendi yumurtalarını başka bir yere değil de sadece oraya bırakabilmek için bir başka böceğin larvasını ararken gösterdiği özen ve onu korumak için ne zahmetten ne de tehlikeden çekinmesinin, bir erkeğin kendi cinsel ihtiyaçlarını tatmin etmek için kişisel olarak, bilhassa nitelikleri kendisine cazip gelen bir kadını seçerken gösterdiği özenle çok benzeştiği açıkça bellidir.
Werther'ler ve Jacopo Ortis'ler sadece romanlarda yaşamazlar; Avrupa'da her yıl bunların en azından yarım düzine örneği ortaya çıkmaktadır
Kadınlar, gerek zihinsel, gerekse bedensel olarak büyük işler için yaratılmamışlardır. Bunu net bir şekilde anlamak için görüntülerine bakmak yeterlidir. Onlar yaşamlarının çilesini yaptıklarıyla değil, katlandıklarıyla çekerler(borçlarını doğum sancılarıyla, doğurdukları çocuğu bakıp büyütmeleriyle, sabırlı ve neşeli bir yoldaş(eş) olmaları gereken erkeğe karşı gösterdikleri itaatle öderler."
Doğrusunu söylemek gerekirse aşkın hedef olarak belirlediği şey gelecek neslin oluşturmasından daha başka bir şey değildir.
Aşık olan her insanın amacı hayranlığı ne kadar nesnel, ne kadar yüce olarak görünürse görünsün belli bir doğaya sahip bir varlığı dünyaya getirmektedir. Bunun, bu şekilde gerçekleştiği, gerekli olanın, karşılıklı aşk değil, sahiplenme, yani maddi- fizik, zevk olmasıyla doğrulanır. Sahiplenme olmaksızın aşkının karşılık gördüğünü bilmek bir insan için teselli değildir.
Herkes bir başka kimsede kendisinin yoksun olduğu mükemmeliyetleri arzu eder ve kendisininkinin tersi olan kusurları güzellik olarak düşünür. Bu sebepten ötürüdür ki, örneklersek çelimsiz sıska erkekler iri kadınları tercih eder, sarışınlar esmerlerden hoşlanır. Güzel bir kadın gördüğünde bir erkeğin içine dolan ve onunla birleşmenin en büyük mutluluk olduğunu düşündüren aldatıcı coşkunluk, türün devam etmesi duyusundan başka bir şey değildir.
Kıskançlık, bu kadar acı ve azap vericidir ve bu nedenle sevilen kimseyi bir başkasına bırakmak zorunda kalmak fedakarlıkların en büyüğüdür.
Kimi zaman umut, kimi zaman da umulan şey aldatıyor bizi.
Değerlendirmeler (1)
0 Takipçi - 2 Takip
60 Yorum |
Mesaj Gönder
esracann.
19.05.2023
19.05.2023
Dolu dolu, öğretici ve son derece anlaşılabilir bir kitaptı. İnsan ilişkilerini mercek altına alan yanına bayıldım. Hiç sıkılmadan okudum.