Atomik Alışkanlıklar - James Clear
Zahmet ne kadar büyükse alışkanlığı tekrarlama ihtimali de o kadar azalacaktır.
Değişiklikler ufak ufak başladı ama zamanla birleşerek elle tutulur farklara dönüştü.
Düzenli ağırlık antrenmanına tepki veren vücut kasları gibi, beynin bölgeleri de kullanıldıkça duruma uyum sağlıyor ve kullanılmadıklarında köreliyorlar.
Bazı insanlar bütün hayatlarını bir iyileşme yapmak için doğru zamanın gelmesini bekleyerek geçirir.
“Sizi mahveden hiçbir zaman ilk hata değildir, onu takip eden tekrarlı hatalar sarmalıdır. Bir şeyi bir kez kaçırmak kazadır. İki kez kaçırmak ise yeni bir alışkanlığın başlangıcıdır.”
Olduğunuz kişiyi değiştirmenin en pratik yolu, yaptığınız şeyi değiştirmektir.
“İnsanlar yeniliği öyle çok arzular ki iyi durumda olanlar bile bir değişiklik olmasını en kötü durumdakiler kadar çok ister.”
Piskolog Carl Jung'un da dediği gibi: ‘Siz bilinçsiz olanı bilinçli hale getirene kadar, o sizin hayatınızı yönlendirmeye devam eder ve siz buna kader dersiniz'.
zamanı neyle beslerseniz zaman onu ikiye katlar.
ustalık zaman gerektirir.
alışkanlıklar iki ucu keskin bir kılıçtır.
başarı hayatta bir kez yaşanan dönüşümlerin değil, günlük alışkanlıkların ürünüdür.
Dopamin sadece haz aldığınızda değil, haz beklentisine girdiğinizde de salgılanır.
“Olduğunuz kişiyi değiştirmenin en pratik yolu, yaptığınız şeyi değiştirmektir.”
Ortam, insan davranışını biçimlendiren görünmez eldir.
Alışkanlıklarınız kimliğinizi, kimliğiniz alışkanlıklarınızı biçimlendirir.
Başarı varılacak bir hedef ya da aşılacak bir bitiş çizgisi değildir. Geliştirilebilecek bir sistem, sonsuza dek iyileştirilebilecek bir süreçtir.
Tek bir inancın sizi tanımlamasına ne kadar izin verirseniz hayat size meydan okuduğunda ona uyum sağlamakta o kadar zorlanırsınız.
Bizi eyleme geçiren, ödülün ele geçmesi değil, yarattığı beklentidir.
Siz bilinçsiz olanı bilinçli hale getirene kadar, o sizin hayatınızı yönlendirmeye devam eder ve siz buna kader dersiniz.
Attığınız her bir adım dönüşmek istediğiniz insan türü için bir oydur. Hiçbir olay tek başına inançlarınızı dönüştürmez ama oylar biriktikçe yeni kimliğinizin kanıtları da birikir.
Yaptıklarınız bilinçli ya da bilinçsiz şekilde, olduğunuza inandığınız insan türünün göstergesidir.
Sonuçları değiştirmemiz gerektiğini düşünürüz ama sorun sonuçlar değildir. Asıl değiştirmemiz gereken, o sonuçlara yol açan sistemlerdir.
Alman filozof Friedrich Nietzsche şöyle yazmıştı:“Uğruna yaşayacak bir nedeni olan kişi neredeyse bütün nasıllara dayanabilir."
İnsanlar yeniliği öyle çok arzular ki iyi durumda olanlar bile bir değişiklik olmasını en kötü dürümdakiler kadar çok ister.
Tek bir inancın sizi tanımlamasına ne kadar izin verirseniz hayat size meydan okuduğunda ona uyum sağlamakta o kadar zorlanırsınız.
Bir kimliğe çok sıkı tutunursanız kırılganlaşırsınız. O şeyi kaybedince kendinizi de kaybedersiniz.
Atalarımızın beyinlerine sahibiz ama onların asla karşı karşıya kalmadığı baştan çıkarıcılarla uğraşıyoruz.
Hedef bir kitap okumak değil, okuyan birine dönüşmek.
Kendinizi ne kadar değersiz, aptal ya da çirkin görürseniz hayatı o şekilde yorumlamaya da o kadar çok şartlanırsınız. Bir düşünce döngüsünün içine hapsolursunuz.
Geçmiş davranışlarınıza yol açan, altta yatan inançları değiştirmediğiniz sürece alışkanlıklarınızı değiştirmek güçtür.
Zaman, başarı ve başarısızlık arasındaki boşluğu büyütür. Zamanı neyle beslerseniz zaman onu katlar.
Başarı hayatta bir kez yaşanan dönüşümlerin değil, günlük alışkanlıkların ürünüdür.
Daha iyi sonuçlar istiyorsanız hedef koymayı unutun.
Başlangıçta küçük ve önemsiz görünen değişiklikler, sizin onlara yıllarca sadık kalmanız durumunda bir araya gelerek hatırı sayılır sonuçlar yaratıyor.
Başarı hayatta bir kez yaşanan dönüşümlerin değil, günlük alışkanlıkların ürünüdür.
Küçük bir kazanç ya da önemsiz bir engel olarak başlayan şey, sonunda birikerek çok daha fazlasına dönüşür.
Alışkanlıklarınız kimliğinizi, kimliğiniz alışkanlıklarınızı biçimlendirir.
Optimize etmeden önce standardize edin. Olmayan bir alışkanlıklığı iyileştiremezsiniz.
Alışkanlıklar bir otoyolun giriş rampası gibidir. Sizi bir yola sokarlar ve daha ne olduğunu anlamadan kendinizi bir sonraki davranışa doğru son sürat ilerlerken bulursunuz.
Değişim için optimal planı -kilo vermenin en hızlı yolunu, kas yapmak için en iyi programı, bir yan uğraş için en iyi fikri- ararken batağa saplanmak kolaydır. En iyi yaklaşımı çözmeye o kadar odaklanırız ki bir türlü eyleme geçemeyiz. Voltaire in dediği gibi, en iyi, iyinin düşmanıdır.
*Hedef bir kitap okumak değil, okuyan birine dönüşmek.
*Hedef bir maraton koşmak değil, koşucuya dönüşmek.
Hedef bir enstrüman çalmayı öğrenmek değil, müzisyene dönüşmek.
Bir alışkanlığa motivasyon nedeniyle başlayabilirsiniz ama ona bağlı kalmanızın tek nedeni kimliğinizin bir parçasına dönüşmesi olacaktır.
İçsel motivasyonun en üst düzeyi, bir alışkanlığın kimliğimizin bir parçasına dönüşmesidir.
Geçmiş davranışlarınıza yol açan, altta yatan inançları değiştirmediğiniz sürece alışkanlıklarınızı değiştirmek güçtür.
Başarı hayatta bir kez yaşanan dönüşümlerin değil, günlük alışkanlıkların ürünüdür.
Aynı alışkanlıklarla sadece aynı sonuçları alabilirsiniz.
Uzun vadede hayatlarımızın kalitesi alışkanlıklarımızın kalitesine bağlı oluyor.
Başlangıçta küçük ve önemsiz görünen değişiklikler, sizin onlara yıllarca sadık kalmanız durumunda bir araya gelerek hatırı sayılır sonuçlar yaratıyor.
Alışkanlık, düzenli olarak ve pek çok örnekte otomatik bir şekilde gerçekleştirilen bir rutin ve davranıştır.
Kalıcı sonuçlar elde etmenin sırrı, ilerleme kaydetmeye asla son vermemektir.Durmanız halinde neler inşa edebileceğinize inanamazsınız.Çalışmayı bırakmazsanız kurabileceğiniz işe inanamazsınız.
Özellikle üç grubun alışkanlıklarını taklit ederiz. 1.Yakın adam, 2.Çok olan, 3.Güçlü olan.
Alışkanlıklarınız düzenli olarak yüzleştiğiniz sorunları ve stresi çözen bir dizi otomatik çözümdür.
Bir davranışı ne kadar çok tekrarlarsanız o davranışla bağlantılı kimliği de o kadar pekiştirirsiniz. Hatta kimlik kelimesi orijinal olarak Latince ‘oluş' anlamına gelen ‘essentitas' ve ‘tekrarlı' anlamına gelen ‘identidem' kelimelerinden türetilmiştir. Kimliğiniz kelime anlamıyla tekrarlı varoluşunuzdur.
Kendinizin en iyi versiyonuna dönüşmek için inançlarınızı sürekli elden geçirmeli ve kimliğinizi bir üst seviyeye taşıyıp genişletmelisiniz.
Kişinin özüyle uyuşmayan bir davranış kalıcı olmaz.
“Başarı hayatta bir kez yaşanan dönüşümlerin değil, günlük alışkanlıkların ürünüdür.”
“Ancak yüzde 1’lik hataları kötü kararları kopyalayarak, küçük hataları çoğaltarak ve minik bahaneleri makul kılarak günden güne tekrarladığımız zaman küçük tercihlerimiz zehirli sonuçlara dönüşür.”
“Adım atma becerisini bile gösteremiyorsanız ince detaylarda ustalaşmak konusunda umutlanamazsınız. En başından kusursuz bir alışkanlık tasarlamaya çalışmak yerine daha tutarlı bir temelde kolay olanı yapın. Optimize etmeden önce standardize etmelisiniz.”
Etrafınızı sizde olmasını istediğiniz alışkanlıklara sahip olan insanlarla çevreleyin. Birlikte yükselirsiniz.
Etrafımızdakilerin özellik ve pratiklerini kaparız. Daha iyi alışkanlıklar inşa etmek için yapabileceğiniz en etkili şeylerden biri, arzulanan davranışın normal davranış olduğu bir kültüre katılmaktır.
Hiçbir şey işe yaramıyormuş gibi göründüğünde, gidip önündeki kayayı parçalamaya çalışan bir taş kırma makinesine bakarım. Belki de bir çatlak bile oluşmadan yüz kez darbe indirmek zorundadır, Ancak yüz birinci darbede taş ortadan ikiye ayrılır ve ben bunu başaranın son darbe değil, öncesinde inen darbelerin hepsi olduğunu bilirim.
Bizi eyleme geçiren, ödülün ele geçmesi değil, yarattığı beklentidir.
Değerlendirmeler (0)