Açıklama
Beyaz Geceler Kısa Özet
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski, 1821 senesinde Moskova’da dünyaya gelmiş ünlü Rus romancı ve öykü yazarıdır. İnsanın iç dünyasının en gizli kalmış yönlerini erişilmesi güç bir saydamlıkla yansıtan yapıtlarıyla 20. yüzyıl roman anlayışında büyük etkisi olmuştur.
İlk eseri İnsancıklar, ilk Rus toplumsal romanı olarak görülen bir eserdir. Yazarın kahramanların iç dünyadaki çatışmalarına büyük ölçüde değindiğinden, öyküyü anlatılış biçiminin farklılığı bakımından okuyucular tarafından büyük ilgi gördü. Edebiyat dünyası yeni bir soluk kazanmış oldu. Her ne kadar yaşadığı döneminde hak ettiği değeri göremese de sonradan dünyanın unutulmayacak yazarları arasına girmeyi başarmıştır.
“İşte okuyucum, bütün Petersburg’u ne kadar yakından tanıdığımı artık anlamış bulunuyorsunuz. Huzursuzluğumun nedenini anlayıncaya kadar tam üç gün neden canımın sıkkın olduğunu az önce açıklamış bulundum. Sokakta huzur bulamıyorum, “O yok, bu yok, ötekine kim bilir ne oldu?” diyerek eve kapanıyorum. Kendimi bile hissedemiyorum. Tam iki gece, “Kafamı karıştıran ne? Kafam neden bozuk? Neden ben hiç rahat edemiyorum?” diye düşünüp durdum. Bu kafa karışıklığı içinde isten kararmış yeşil badanalı duvarlara, Matriyona’nın büyümesine izin verdiği örümcek ağıyla kaplanmış tavanıma bakıp durdum. Canımı sıkan bütün bunlar mı acaba, diyerek odanın her köşesine, mobilyalara ve her bir sandalyeye baktım (çünkü bir sandalye bile bir gün önce bıraktığım şekilde durmuyorsa, kendimi kaybederim). Pencereye göz gezdirdim; hepsi boşuna... Bir nebze olsun rahat edemedim! Öyle ki Matriyona’yı çağırarak örümceklerden ve onların her zamanki pasaklılıklarından dolayı, yine de babacan bir tavırla tembihledim. Ancak kadın şaşırarak suratıma baktı ve tek kelime etmeden çıktı. O gün örümcek ağlarında hiçbir değişiklik olmadı.”
Puan : 5.0 (1 Yorum)
Değerlendirmeler (1)
1 Takipçi - 2 Takip
123 Yorum |
Mesaj Gönder
Tevfik Cem Baykara
31.05.2023
31.05.2023
Kitap, Beyaz Geceler ve Dostoyevski'nin 1849'da Sibirya sürgününden hemen önce yazdığı diğer 4 öyküden oluşuyor. Çevirisi çok iyi. Borges'in deyimiyle: "Bir Dostoyevski kitabı okumak, bilmediğimiz muazzam bir şehre girmek, bir savaşın gölgesine tanık olmak gibi..."