Bir İdam Mahkumunun Son Günü - Victor Hugo
... İntikam almak bireyseldir, cezalandırmak Tanrı'nın işidir.
Ve ben öldükten sonra oğulsuz, eşsiz ve babasız kalacak üç kadın; üç değişik tür yetim, yasaların yarattığı üç dul olacak.
... İnsanın içinde bulunduğu umutsuz koşullarda bazen bir zinciri bir saç teliyle koparabileceğini sanır.
Kaçabilseydim eğer. Ah! Nasıl da koşardım kırlarda!
Çevremdeki onca insan arasında, benim için tek insan o.
Ben, yine her zamanki çocuğum, ama bu defa hayal peşinde koşan, coşkulu bir çocuk.
Her insan günün belli olmayan bir idam mahkumudur...
Bütün insanlar günü belirsiz bir idama mahkumdurlar.
Eğer demir parmaklıklarının sağlamlığına inanmıyorsanız, neden o zaman hayvanat bahçesi kurmaya cesaret ediyorsunuz.
Gardiyanın yeterli olduğu yerde cellada ihtiyaç yoktur.
Giriş vergisinin ödendiği yerde, araba birkaç dakikalığına durdu. Kentin gümrükçüleri arabayı denetledi. Eğer arabada kasaba götürülen bir koyun yada sığır olsaydı, vergi ödemek gerekirdi. Fakat insan kellesi için vergi alınmıyordu. Geçtik.
Ölmek yüz kere daha iyidir!
...insanların hepsi belirsiz bir süre için ertelenen ölüm cezasına mahkumdurlar.
Böylece ölümümden sonra üç kadın oğulsuz, kocasız, babasız kalacak. Farklı türden üç öksüz; yasa açısından üç dul.
Mezarın kapağı içeriden açılmaz.
Zavallı küçüğüm! Seni onca seven, güzel kokular yayan beyaz, küçük boynunu öpen, elleriyle hiç durmadan ipek gibi saçlarının buklelerini okşayan, yuvarlak güzel yüzünü ellerinin arasına alan, seni dizlerinin üstünde zıplatan ve akşamları Tanrı'ya dua etmen için elini birleştiren baban ölecek!
Benimle ilgili hükmün açıklandığı andan itibaren uzun bir ömür sürmeyi ümit eden kim bilir kaç kişi hayatını kaybetmiştir. Şu anda bile istediklerini yapabilen, açık havada özgürce dolaşıp soluk alan nice insan benden önce bu dünyadan göçüp gidecek!
Sözde acı çekiliyormuş. Gerçekten buna inanıyorlar mı acaba? Bari kesilmiş bir kafanın, sepetin ucundan kanları akarken doğrularak, halka hitaben, ?Hiç de acımıyormuş!? diye haykırdığını söylesinler!
Onlara teşekkür etmek için gelen ve ? Çok iyi bir buluş. Bunu hiç değiştirmeyin, mekanizması iyidir.? diyen ölüler de mi var yoksa? Bunu Robespierre mi dedi, yoksa 16. Lois mi?
Hayır! Bir dakikadan, bir saniyeden az bir zaman içinde her şey bitecek. Onlar, düşüncede bile olsa, acaba aşağı inen o ağır ve keskin bıçağın eti böldüğü, sinirleri kestiği ve omuru parçaladığı sırada, onlar yaşayan insanın yerine kendilerini koymuşlar mıdır? Ama ne fayda! Yarım saniyecik bir süre! Bir anda ustalıkla yok edilen bir hayat! Korkunç!
İdam cezasının okunmasına kadar nefes aldığımı, hareket ettiğimi, diğer insanlarla aynı ortam içinde yaşadığımı hissedebiliyordum. Oysa şimdi benimle ve dünya arasında sanki bir duvar vardı. Şimdi artık bana hiç bir şey eskisi gibi görünmüyordu.
Öyle hissediyorum ki gözlerimin kapandığı anda, ruhumun büyük bir aydınlık içinde ebediyen yuvarlanacağı ışık uçurumları göreceğim. Gökyüzü kendi varlığıyla aydınlanmış gibi olacak, oradaki yıldızlar adeta karanlık lekeler gibi duracaklar ve yaşayan varlıkların gözlerinde kül rengi kadife üstünde altın pullar değil de, altın bir çarşaf üzerindeki siyah noktalara benzeyecekler.
Delilik insanı yaşatır derler; en azından akıl acı çekmez; uyur, ölü gibi yaşar.
Size soruyorum, bu insanların yaşamasının, biz hepimize ne zararı dokunacaktı ki? Fransa'da, herkes için solunacak yeterince hava yok mu?
Neredeyse hiç acı çektirmeden bedeni öldürmekle övünüyorlar. Hey! İşte bundan söz ediliyor! Manevi acının yanında fiziki acının ne önemi var? Dehşet ve merhamet, yasalar böyle yapılmış!
Temyiz sizi bir uçurumun üzerinde asılı tutan ve kopana dek sürekli çıtırdadığı duyulan bir ipten ibarettir.
İnsan içinde bulunduğu umutsuz koşullarda bazen bir zinciri bir saç teliyle koparabileceğini sanır.
Yaşamak istediğim tek hafızadan çoktan silinmiştim bile!
Ne yazık! Dünyada sadece tek bir varlığı sevmek, onu bütün kalbiyle sevmek ve karşınızda durup size bakar, cevap verir, konuşurken, sizi tanımadığını fark etmek!sadece onun tesellisine ihtiyaç duymak ve bunu yapması gerektiğinden habersiz olan tek kişi olduğunu anlamak!
"Bunun nasıl bir şey olduğunu, nasıl ölündüğünü bilseydim keşke! Ama korkunç bir şey, bilemiyorum."
Manevi bir acının yanında fiziki acının ne önemi var ?
Etrafımdaki her şey tekdüze ve renksiz diye, benim içimde bir fırtına, bir mücadele, bir trajedi yok muydu?
''İdam mahkumu! Peki neden olmasın? İnsanlar -buna hangi kitapta rastladığımı bilemiyorum- fakat yalnızca güzel şeylerden bahseden bir kitapta, bütün insanlar, günü meçhul bir infaza mahkumdurlar diye okuduğumu hatırlıyorum. Peki, o halde benim durumumda değişen ne vardı ki?
Değerlendirmeler (1)
0 Takipçi - 2 Takip
17 Yorum |
Mesaj Gönder
Güneş
05.05.2023
05.05.2023
Umut etmek ve boşa çıkması kadar kötü bir duygu bilmiyorum. hep idamdan kurtulacağını düşünmek ama artık zaman gelince ölüm korkusu onu daha çok acı vermiştir. Benim etkilendiğim sonunu umutla beklediğim bir kitaptı. Hızlı aktı....