Don Kişot - Miguel de Cervantes Saavedra
Fazilet iyilerin takdirinden çok, kötülerin nefretini toplar.
Yoksul kişi, herhangi birine cömertlik meziyetini gösteremez, her ne kadar fazlasına sahip olsa bile; sadece dilekten ibaret kalan teşekkür ise, fiile dökülmeyen inanç gibi, ölü sayılır...
Bana sorarsanız, yeryüzünde, insanın kaybettiği hürriyetine kavuşması kadar büyük bir mutluluk yoktur.
Dikkat et; imkansızın pesine düşersen, imkanı olan bilen, haklı olarak senden esirgenebilir
Okuduğu hayal icadı alemin gerçek olduğu, kafasına öyle bir yerleşti ki, onun gözünde, dünyada daha gerçek bir öykü olamazdı.
"Kraliçe Pintiquiniestra'yı, Çoban Darinel'le egloglarını ve yazarının şeytanca sözlerini yakmak uğruna, gezgin şövalye kılığında görsem, kendi babamı bile yakardım."
Şair olmaya kalkışabilir; duyduğuma göre bu, tedavisi olmayan, bulaşıcı bir hastalıkmış.
Bu da benim şikayet etme şeklim: umut aramadan işkence çekmek.
"Demek ki suç, saçma sapan şeyleri beğenen halkta değil, ona başka birşey vermesini bilmeyen yazarlarda."
Aşık olmayan bir gezgin şövalye, zaten meşru değil, gayrimeşru şövalye sayılır ve şövalyeliğin kalesine kapısından değil, bir eşkıya, bir hırsız gibi duvardan atlayarak girmiştir."
Kotülere iyilik etmek kum üstüne yazı yazmak gibidir.
Herkes kendi talihinin işçisidir.
Yaşamda her şeyin olduğu gibi sürüp gideceğini ummak boştur.
Tanrı'nın bana verdiği anlayış gücüyle, güzel olan her şeyin sevilebileceğini biliyorum; ama güzel olduğu için sevilenin, kendisini seveni, sevildiği için sevmek zorunda olmasını anlayamıyorum.
Hiçbir altın özgürlüğün bedelini ödeyemez.
Ha yoksulun kulübesi ha zenginin köşkü, soluk benizli ölüm için farketmez.
Doğa bilimcileri, kakımın bembeyaz kürklü, küçük bir hayvan olduğunu anlatırlar; avcılar kakımı avlamak için şöyle bir tuzak kullanırlarmış: Hayvanın genellikle geçtiği, sığındığı yerleri öğrenip çamurla tıkar, sonra sıkıştırıp o yöne doğru kovalarlarmış. Kakım çamura gelince durur, balçığa bulanıp hürriyetinden ve canından çok değer verdiği beyazlığını kirletmemek uğruna, avlanmaya razı olurmuş. Dürüst ve namuslu kadın, kakım gibidir; namus ise, kardan daha beyaz, daha temizdir.
İyi hiçbir tarafı olmayacak kadar kötü kitap yoktur.
Başkalarını saf olduğuna inandırmak isteyen kişi, kesinlikle saf olmamalıdır.
"Çünkü içim, makul bir saatte uyuyabilecek kadar huzura kavuşmadı henüz."
Gezgin şövalyeler, ister akıllı olsun, ister deli, herkese karşı kadınların şerefini savunmak zorundadır.
İnsan yaptığıyla ölçülür.
Talih her felakette, çare olarak açık bir kapı bırakır.
Alçaklara iyilik etmek, denize su dökmek gibidir.
Kimse deneyemez kırılıp kırılmadığını, Çünkü camdan yapılmıştır kadın. Ya kırılırsa kolayca, Göze almaz kırılma tehlikesini İnsan tedbirli olunca Tekrar lehimleyemeyeceği şeyi.
Oğlum, aynı gayeye hizmet ettikleri müddetçe kitap kılıca kuvvet vermiştir. Eğer kılıç kullanan kişi, kitapsızın biri ise; yaptığına savaş değil çapulculuk denir.
Haklı kim ise, güçlü o olsun.
"Karanlık bütün günahların üstünü örten kirli bir yorgandır."
"Şerefli bir kişi düştüğü zaman ona ilk darbeyi sefil ayak takımı indiriyor..."
"Bugün yenilen yarın yener."
Değerleri ne olursa olsun bu gibi kimselerin suçluların kefaretini ödemelerine ve yola gelmelerine yardım etmek hakkımızdır. Adaleti sopa ile sevdirecek değiliz onlara. Bunun için ben bunları kürek cezasına çarptıran yargıçlarla beraber değilim. Bana göre insanları arzu ve iradelerine karşı hareket etmeye zorlamaktan daha çirkin bir şey olamaz.
Bu yeryüzünde hiçbirşey yok ki Tanrı onu önceden bilmemiş ve istememiş olsun.
Neşe ve keder inanın gözbebeğindedir. Nasıl bakarsan öyle görürsün..''
Tanrı bana başım ağrımadan, evimde ekmeğimi verse, patikalara, dört yol ağızlarına düşürmese -ki bunu hiç zahmetsiz yapabilirdi, istemesi yeterdi.
''Bir kadının evet'i ile hayır'ı arasına bir iğne bile sokmaya kalkışmam, sığmaz çünkü. ''
Tanrının inayetine dikkat et. Hiçbir felaket yoktur ki insana çıkacak bir kapı bırakmamış olsun...
Şeytan giderken don kişot bağırdı; - bir dakika bekle! Sana son bir soru daha soracağım.. - ''sor bakalım'' dedi alaycı bir sesle. - ormanda savaş naraları atanlar senin adamların mıydı? - ''elbette..Benim adamlarım çoktur!'' - iyi ama Allah Allah diye bağırıyorlardı? - ''Ne sandın ya!.. Şeytan Şeytan diye mi bağıracaklardı? Bizim işimiz bu: Aldatmak, daima aldatmak!..''
"Bu dünyada bir kadının karışık düşüncelerini, değişken mizacını anlayıp, çözebildiğini iddia edebilecek kimse var mıdır? Kesinlikle yoktur."
Ey olağanüstü yazar! Ey talihli Don Quijote! Ey meşhur Dulcinea! Ey sevimli Sancho Panza! Hepiniz birlikte ve ayrı ayrı, sonsuz çağlar boyunca yaşayın, insanları daima memnun edin, eğlendirin.
Bütün bu atlattığımız fırtınalar, yakında havanın sakinleşeceğine ve olayların bizim için hayırlı olacağına işaret ediyor; çünkü ne kötülükler, ne de iyilikler, daimi olamaz; kötülük uzun sürdüğüne göre iyilik yakında demektir.
Dikkat et; imkansızın pesine düşersen, imkanı olan bile, haklı olarak senden esirgenebilir
Değerlendirmeler (0)