Pastoral Senfoni - Andre Gide
Çocukluktan beri yapmak istediğimiz bir sürü şeyi yapmaktan, sadece etrafımızdakiler "bu işi yapamaz" dediği için, kim bilir kaç kere vazgeçmişizdir...
Çocukluktan beri yapmak istediğimiz bir sürü şeyi yapmaktan, sadece etrafımızdakiler "bu işi yapamaz" dediği için, kim bilir kaç kere vazgeçmişizdir...
Rabbim, bazan bana öyle geliyor ki, seni sevebilmem için onun aşkına ihtiyacım var.
Mutlu bir insandan yayılan aşk etrafa mutluluk saçar.
İnsanların bazen zorla uydurmak hevesine kapıldıkları hayali birtakım itirazlar olmasa her şey nasıl kolay yoluna girerdi.
Çocukları şefkatli sanırız hep, aslında onlar, sadece yüzegülücü ve nazcıdırlar.
Bana kalsa, bize şimdiye kadar telkin ettikleri "si sua bona norint - iyiliği bilmiş olsalardı" düsturu yerine Virgile'in "Fortunatus Nimium"unu, "Si sua mala nescient - Kişioğlu kötülüğü bilmeseydi"yi takip ettirirdim: Ademoğlu ne kadar mesut olurdu, kötülüğü tanımamış olsaydı.
Gözleri olanlar, dedim, içinde bulundukları saadeti tanımazlar.
Ah, şu kafamızın içindeki hayali tehlikelere ve mevhum canavarlara kulak verecek yerde hakiki baş ağrılarıyla uğraşmakla yetinsek hayat ne güzel olur, sefaletimiz de ne kadar tahammül edilir hale gelirdi.
Ve ruhumun ta derinliklerinden şu duanın yükseldiğini hissediyordum: "Zekilerden esirgediğin şeyleri acizlere ayan ettiğin için sana bin şükürler olsun Rabbim."
O zaman beyazı tamamen saf, temiz bir şey gibi hayal etmeyi dene. Hiçbir rengin olmadığı, sadece ışığın olduğu bir şey. Siyah ise tam tersi, renklere öyle boğulmuş ki, kapkaranlık olmuş.
Huzuru yakalayabilmek için çırpınarak yaşayan ruhlar için aşk , acıya dönüştürülmesi en kolay, en hassas ihtiyaçlardan biridir
Aşkın içinde hiçbir zaman kötülük bulunmaz.
Huzuru yakalayabilmek için çırpınarak yaşayan ruhlar için aşk , acıya dönüştürülmesi en kolay, en hassas ihtiyaçlardan biridir
Kendimi, diye anlatıyor günlüğünde, derin ve karanlık bir kuyuya eğilip ağzından içeri ip sarkıtan ve bir elin ipi yakalamasını umutla bekleyen bir adam gibi görüyordum...
Tanrım, geceyi bizim için mi böylesine gizemli ve güzel yaptın? Benim için mi? Hava ılık, ayışığı açık penceremden içeri dolmakta. Oturmuş, göklerin sonsuz sessizliğini dinliyorum. Bütün varlıklardan hayranlık duyguları yükselip birbirine karışıyor; sözcüklerle anlatılamayacak bir coşkuyla dolu gönlümü alıp sürüklüyorlar sanki. Dua ederken bile sakin değilim. Eğer sevginin sınırları varsa, bu sınırları insanlar koymuştur Tanrım, Sen değil.?
Ne yazık! Bazı ruhlar mutluluğa karşı çıkar, onların mutlu olma yetenekleri yoktur, mutluluğu yaşamayı beceremezler...
Evrenin bütün varlıklarına karşı öyle derin bir hayranlık hissediyorum ki kalbim tarifi imkansız bir huzur içinde eriyip gidiyor. Dualarımı bile çılgın bir aşk içinde ediyorum. Eğer aşka bir sınır konmuşsa, biliyorum ki Tanrım, bunu sen değil insanoğlu yapmıştır şimdi insanlar aşkımı hoş görmeyeceklerdir. Tanrım senin gözünde bunun kutsal bir aşk olduğunu söyle bana!
Değerlendirmeler (0)