Sefiller - Victor Hugo
Her zaman dua etmeyenler adına dua edenlerin var olması gerekir . Bizim için tek sorun duaya karışan düşüncenin niceligidir ....
Bence, ne yapılsa da iki insanın hakkı ödenmez.Bunlar: öğretmen ve annedir."
"İyi olmak sadece doğal olmakken neden herkes rol yapıyor."
Bir eksikliği vardı, sevmek ve sevilmek istiyordu.
Demek insanlar alçalınca, vahşi hayvandan daha tehlikeli olabiliyor.
Bir insan sefalet bataklığına düşmeyi görsün.Çırpındıkça aşağılara iner.Biri çıkıp da elinden tutmayacak olursa, gırtlağına kadar batar; bütün ümitleri söner.O zaman dehşetlerin en korkuncu mümkün hale gelir.Kaybedeceği bir şeyi kalmadığını düşünerek değil krala, Tanrı'ya bile küfreder...Baba, anne. kardeş, evlat, akraba, kumarbaz, ayyaş, hırsız, fahişe onun nazarında birdir.En adi suçu bile işlerken yüzü kızarmaz; vicdanı kendisini rahatsız etmez.
" iyilik yapmak için tanımak gerekmiyor."
''...yeryüzünde cahillik ve yoksulluk varoldukça, elinizdeki gibi kitaplar hala yararlı olma niteliğini koruyacaktır.''
Halk onun için şöyle derdi: -Hiç de kibirli olmayan bir zengin adam, hiç de neşeli olmayan, mutlu bir adam.
Öfke saçma ve çılgınca olabilir,haksız yere sinirlenilebilir;incinme duygusu ise ancak kişinin aslında bir şekilde haklı olduğunu düşündüğünde ortaya çıkabilir.
Kalabalıklar daima tehlikelidir. İçlerinde mutlaka ruhlarını ucuza satan alçaklar bulunur.
" ölmek bir şey değil; yaşamamak müthiş şey! "
Durgun havalarda bu koy kadar sessiz bir yer düşünülemezdi; sular kabarınca da ondan daha gürültülü bir yer olamazdı. Orada suyun boyuna ıslattığı dal uçları vardı. Baharda çiçeklerle, kuş yuvalarıyla, kokularla, kuşlarla, kelebeklerle, arılarla doluydu. Pek yeni gerçekleştirilen çalışmalar sayesinde bütün bu vahşilikler bugün artık yok olmuştur; onların yerini dümdüz, güzel çizgiler aldı... Şimdi duvarcılık işleri, rıhtımlar, küçük bahçeler var. Toprağın düzlenmesi çok zarar verdi; zevk dağın acayipliklerine, kayanın düzensizliklerine gerekeni yaptı.
Yüksek ruhlar yüksek ruhlardan; Alçak ruhlar alçak ruhlardan hoşlanır.
Ne derece bilmeyerek seviyorsa o derece ihtiras ile seviyordu. Bunun iyi veya kötü, faydalı veya tehlikeli, lüzumlu veya öldürücü, sonsuz veya geçici helal veya haram olduğunu bilmiyordu; o seviyordu.
Avrupa uygarlığında kölelik kalmadığı söylenir. Yanlış. Hala vardır kölelik; ama yalnız kadınları ezer artık; adı da fahişeliktir.
"Hain kalplerin mutluluğu da karanlık olur"
"Kadınların bakışları böyledir. Günlerce bunların yanından sakin sakin geçersiniz. Hatta kimi zaman bu bakışların var olduğunu bile unutursunuz;ancak günün birinde bir mekanizmanın dişleri gibi sizi yakalar bu gözler. Artık her şey bitmiştir.Makine sıkı sıkı yakalamış,o bakış sizi esir etmiştir. Artık bundan kurtuluş yoktur. Boş yere çırpınırsınız.Esrarlı kuvvetlerin etkisinde bocalarsınız. Ruhunuz, beyniniz her şeyinizle artık başka bir yaratığın esiri olursunuz. Bu şansınıza göre değişir, ya kötü bir kadına oyuncak ya da yüksek ruhlu birine aşık olursunuz. Bu korkunç mekanizmadan,utançtan değişmiş ya da tutkudan asilleşmiş olarak kurtulabilirsiniz ancak."
Marius, iç savaşın anlamını geniş olarak görüyordu. İnsanların tüm savaşları iç savaş sayılırdı. Tüm savaşlarda insan insana, kardeş kardeşe dövüşüyordu. Yok neymiş, bu kardeşlerin değişik adları bulunuyormuş. Kiminin adı Fransız, kimisinin İtalyan, İngiliz ya da Rus imiş. Aslında yabancılarla, iç savaş diye savaşları tanımlamak yanlış olur. Sırf haksız savaşlar ve yerinde savaşlar vardır.Hak,kalkınma,uygarlık ve gerçek katledildiğinde savaş ve kılıç ancak utanç saçar."
Mutluluk, elde etmek için peşinden koşulacak; sonra da kaybetmemek için çaba sarfedilecek bir şey değildir. Mutluluk; senden bağımsız olarak, istediği zaman gelir, dokunur sana. Önemli olan, o eşsiz temas anının tadını çıkarmayı akıl edebilmektir...
Bebeksiz bir kız çocuğu, hemen hemen çocuksuz bir kadın kadar mutsuz, çaresizdir.
Ne kadar çok sevdiğini ancak onu kaybettikten sonra anlamıştı. Özlemi arttıkça, kırgınlığı da artıyordu.
Kazların akbaba hakkındaki dedikoduları...
"Ruhum balta girmemiş ormanlarda, geniş otlaklarda uçuyor. Her şey güzel. Sinekler güneş ışığında vızıldıyor. Güneş aksırarak sinek kuşunu yarattı."
İnsanlığa rağmen insanlığa karşı, insanlık tarafından yapılan savaş.
Öyle şeyler vardır ki mezardaki ölülere bile göz açtırır.
Küçük otlar bir çınar için neyi ifade ediyorsa, siğil insanın bedeninde nasıl bir yer tutarsa, büyük insan toplulukları içinde manastır topluluklarının tuttuğu yer aynıdır. Bunları çoğalması, bolluğu, ülkenin yoksullaşmasıdır.
Erdemin bir ucunun da kibre dayandığı şüphesizdir.
Tutkuların, cehaletlerin harekete geçmesi ilerlemenin sarsıntısından farklıdır. Ayağa kalkın, tamam; ama büyümek için.
Kederin, umutsuzluğun da sonsuz bir zevki vardır.
Kayan şey kalbimizse yokuşta durulmaz.
Uyuyor. Kader ona ne cilveler etti!
Yaşıyordu. Melekten yoksun sönüp gitti.
Her şey basitti, bitti
Akşam olunca ufukta gün solar gibi çekip gitti.
Genellikle üvey ana olan sefalet, bazen analık eder;yoksulluk ruha ve fikre güç verir. Felaket övüncün süt anasıdır; musibet güçlü insanlar için iyi bir süttür.
Fransız Devrimi insanlığın taç giyme törenidir.
Bir avuç çamur ve bir nefes... İşte insan!...
Paris halkı, hiç de sanıldığı gibi "kötülüğü olmayan aşağılık insanlar" değildir. Yunanistan için Atina neyse, Fransızlar için de Paris de odur. Kimse onun kadar rahat uyuyamaz, kimse onun kadar candan, havai ve tembel olamaz, kimse onun kadar unutmuş görünemez. Gene de güvenmemeli. O her türlü gevşekliğe ihmale elverişlidir, ama işin ucunda kazanılacak şanlı bir zafer olduğu zaman öfkeyle coşuşu hayranlık uyandırır. Eline bir mızrak verin size 10 Ağustos'u yaşatsın; bir tüfek verin, size Austerliz'i armağan etsin. O, Napolyon'un dayanak noktası, Danton'un ilham kaynağıdır. Vatan mı söz konusu ? Hemen asker yazılır. Özgürlük mü söz konusu ? Hemen kaldırımları söker. Sakının ! Onun öfke dolu saçları, diller destandır; ceketi, antik çağın pelerinidir. Denk alın ayağınızı. Önüne çıkan ilk Grenata Sokağı'nı, hasmı için bir utanç meydanına çevirir. Vakit geldiğinde bu kenar mahalle adamı büyüyecek, bu küçük insan kan akıtacak, korkunç bir bakışla bakacak, soluğu fırtına kesilecek ve bu zavallı sıska göğüsten Alp Dağlarının kıvrımlarını yerinden oynatacak güçte rüzgarlar çıkacaktır. Paris'in kenar mahallesi sayesindedir ki Devrim, ordulara karışıp Avrupa'yı fethetti. Şarkı söylüyor, bu onun neşesi.
Düşünceye dalmış bir kimse, bu yüzden hiçbir iş yapmıyor demek değildir. Görünen çalışma vardır, görünmeyen çalışma vardır. Seyretmek de çalışmaktır; düşünmek faaliyette bulunmaktır. Kavuşturulmuş kollar da çalışır, birleştirilmiş eller de iş yapar. Gökyüzüne bakmak bir iştir. Thales dört yıl yerinden kımıldamadı. Felsefenin temellerini attı.
Mutluluk, elde etmek için peşinden koşulacak, sonra da kaybetmemek için çaba sarfedilecek bir şey değildir. Mutluluk; senden bağımsız olarak, istediği zaman gelir, dokunur sana. Önemli olan, o eşsiz temas anının tadını çıkarmayı akıl edebilmektir.
Toplumun, düşünen bir ferdi tamiri mümkün olmayan bir şekilde bir kenara itmesi ve ondan uzaklaşması ne kötü bir andır...
Düşünce sahibi kimseler, "mutlular" değimini çok az kullanırlar. Hiç kuşkusuz, bir başka evrenin bekleme odası olan bu dünyada mutlu kişi yoktur...
Ezilmiş, yıkılmış insanlar arkalarına bakmazlar. Kötü talihin peşlerini bırakmadığını bilirler.
Büyükbabalar babalara çıkışmak için yaratılmıştır.
"Başkalarına verdiğimiz sevincin güzel yanı şudur ki, her akis gibi zayıflamak şöyle dursun, ışığı büsbütün parlaklaşmış olarak bize döner."
Aziz mertebesine erişmek bir istisna, doğru olmak bir kuraldır. Yanılın, kusurda bulunun, günah işleyin, ama doğru olun.
Sevilen bir kadının gülümsemesinde geceyi aydınlatan bir ışık var demektir.
Hiçbir zaman param olmadığından, paraya hiçbir alışkanlığım olmadı, böylece de hiçbir zaman paradan yoksun kalmadım; ama, eğer ben zengin olsaydım, dünyada hiç yoksul kalmazdı...
" İlkbahar geçici bir cennettir; güneş insanın sabretmeyi öğretmesine yardım eder.
Sen, beni sadece gece görüyorsun da bana aşkını veriyorsun; beni gündüz görsen, elime sadaka verirsin !
Bir insan, başka bir insanı asla minnet duyduğu için sevmemelidir.
Bir insan, başka bir insanı asla minnet duyduğu için sevmemelidir.
Gerçek tarih her şeye karışmış olduğundan, gerçek tarihçi de her şeye karışır.
Özgürlük doruk ise, eşitlik temeldir.
Yoksul küçükler genel olarak parklara giremezler; oysa düşünmek gerekir ki, çocuk olarak onların da çiçeklerde hakkı vardır.
İyilik yapmak için tanımak gerekmiyor.
Mutluluk, elde etmek için peşinden koşulacak; sonra da kaybetmemek için çaba sarfedilecek bir şey değildir. Mutluluk; senden bağımsız olarak, istediği zaman gelir, dokunur sana. Önemli olan, o eşsiz temas anının tadını çıkarmayı akıl edebilmektir.
Suçlu olan,günah işleyen değil, karanlığı yaratandır.
Dışarıya bakmak, sevgiye ihanet gibidir...
"...Korkunç bir şey bu. Erkek dilenir, kadınsa satar...İnsan eti satılan bir çarşı var. Oraya gidecekler, siz ölü ellerinizle, engel olamayacaksınız buna. Sokağı düşünün, erkeklerin doldurduğu kaldırımları düşünün. Dükkanların önünde gidip gelen yarı soyunmuş kadınları düşünün. Bu kadınlar da temizdi bir zamanlar, kız kardeşleriniz gibi, kızlarınız gibi...Dostlarım dikkat edin, acıyın, önem vermemişiz onlara, kadınların erkekler kadar okumalarına, öğrenmelerine engel olmuşuz, politikayla uğraşmalarına engel olmuşuz.." Syf. 279
"Dünyada acılar ve yıkımlar o kadar fazlaydı ki,din adamının dağıttığı paralar, güneş gören kar gibi eriyip gidiyordu."
"Kardeşlerim, merhametli, iyi yürekli olun! Bakın etrafınıza ne çok zavallı var!"
"Günah işleyebilirsiniz; ama kesinlikle doğru yoldan ayrılmayın. Haktanır olun."
"Kapınızı vuranın adını sormayın; hele de adından utanan birinin, size sığınmaya ihtiyacı olduğunu kesinlikle unutmayın."
"Her insanın bir tiranı bulunur: Cehalet."
"Vicdan içimize biriken bilgiden doğar."
"Eski yönetimin temellerini yıktık, ama düşüncelerdeki izlerine dokunamadık."
"Merhametin insalık için kaçınılmaz olduğunu yineliyorum."
"Yüce sonuçlar, yüce kararların meyvesidir."
"Din adamlarının lüks içinde yaşaması yakışıksızdır. Çok zengin bir rahibin anlamı yoktur. Rahip demek fikirlere yakın biri demektir, herkesin rahatça erişeceği, bütün düşkünlere omuz verecek biri."
"Çaresizliğe kapılanlar, arkalarına dönüp bakmazlar.Kötü talihin kendilerini hiç rahat bırakmadığını iyi bilirler."
"Yıkımın en kötü yanlarından biri de, insanların umutlarını silip süpürerek, onları yırtıcı hayvanlardan daha tehlikeli bir hale getirmeleridir."
"Ey koca insanlığın boğuluşu! İnsanların ve ruhların sonsuzlukta boğulmaları! Kanunların dışarı attıklarını yutan o engin denizler! Ey ruhların ölümü! Deniz, kanunun dışladıklarını attığı gaddar gecedir. Deniz bitimsiz sefalettir. Bu uçurumda kaybolan ruh, bir ceset haline gelir, onu tekrar kim diriltecek?"
"Yazgımız önemsiz ayrıntılara bağlıdır."
"Bazı insanlar birini çok severse, kesinlikle bir diğerinden nefret etme ihtiyacı duyarlar."
"Toplumsal acı her yaşta vardır."
"Hayat savaşı o kadar acımasızdır ki, fakirlerin boyunlarını çocuk yaşta büker."
"Hayatın en büyük mutluluğu, sevildiğine mutlak olarak inanmaktır; kendi için sevildiğine daha doğru bir deyimle söyleyelim kendine rağmen sevildiğine emin olmak."
"Dünyada, sadece fenalık etmek ve başkalrına zarar vermek için yaşayanlar ve keyif alanlar vardır."
"Azla yetinmek, hiçle yaşamakla aynıdır. Biri loş oda, diğeri karanlık odadır."
"Avrupa uygarlığında köleliğin ortadan kaldırıldığını söyler.Bu bir kandırmaca. Kölelik her zaman var, fakat artık kadının omuzlarına yüklendi ve bunun adı da fahişelik."
"Acının, üzüntünün sınırı olamaz. Dibi belirsiz bir uçurumdur."
"Adalet, vicdanımızın sesini dinlemektir."
"Hayatımızın gizlerle dolu kayasını ne kadar yontmak istesek de, yazgıya karşı çıkamıyoruz."
"Bizler ne kadar samimi, namuslu olursak olalım, hepimiz saflığının üstünde masum bir küçük yalanın çatlağı bulunur."
"Vicdanın ne başlangıç, nede bitiş ne de bitiş yerini kesinlikle bulamayız. Vicdan, insanı utandıran evhamların, taşkın heveslerin, girişimlerin karmaşası, hayallerin kor ateşi, düşüncenin mağarasıdır; bütün yalanların evi, tutkuların savaş meydanıdır."
"Her insan kendi kendisiyle konuşabilir, düşünen her insan bu ihtiyacı duymuştur."
"Belki benim kadar düşmüş birinin topluma söyleyecek sözü bulunmaz, ama beni bu kadar alçaltan sizler oldunuz."
"Hiçbir duygu sevinç kadar korkunç olamaz."
"Kusursuz görünen insanların geçmişlerinde sürekli karanlık yanlar olur."
"Gelecek sadece Tanrı'nın bildiği bir sırdır."
"Hayatımızın en önemli, en can alıcı bölümleri, pamuk ipliğine bağlıdır."
"Yenen her zaman yenilenin yatağında uyur."
"Gündüzün yiğidi gecenin uğursuzudur."
"Göz görmeyince zihinde bulanır."
"Söz konusu sevdiklerimiz olunca, hayal gücümüz inanılmaz şeyler tasarlar."
"İnsanoğlunda sonsuzluğu bulduğumuzda ona saygı duyarız."
"ışığın yeteceği yere, yangınlar götürmeyelim."
"Kaba kişi haz alır, bilge kişi düşünür."
"öfkeyi anlarız fakazt domuzluğu, ihaneti, asla bağışlamayız."
"Kedilerin bir özellikleri vardır aralık kapıların önünde duraksarlar, ne içeri girerler, ne de dışarı çıkarlar. Çoğu zaman insanoğlu da hayatının en önemli karar anlarında böyle davranır."
"Ey insanlar, istediğiniz kadar yasa yapın fakat onları kendinize saklayın."
"Okumuşluk insanın beyefendi olmasını sağlar.
"Acılar çocukları susmaya alıştırır."
"Başkasına verdiğimiz mutluluk iki kat çoğalıp bize geri döner."
"Halkı ilgiyle inceleyin ve işte o zaman , gerçeği sezersiniz.
"Ayaklarınızın çiğnediği bu toprak ve kumu ateşe atın, onu eritin, onun güzel bir kristale dönüştüğünü görürsünüz. İşte bu kristal, halkın içindeki o gizli cevherdir."
"Ah şu düşünceler, ne güçlü dalgalar yaratır, yok etmesini ve gömmesini ne de ustaca yaparlar."
"Az gördüklerimizi, bütün nitelikleriyle süslediğmizden, onları yakınlarımızdan daha fazla severiz."
"Biz kendimizde olmaya ilgi duyarız. Gün ışığını kimse bir kör kadar sevemez."
"Derin düşünmeyi sevenler, sürekli yaslancak bir şey ararlar."
"Yenmek kadar büyük ahmaklık olur mu? gerçek yengi ikna etmektir."
"Her şey başarıya itaat eder."
"Belki evlatlarını sevmeyen babalar vardır, ama torununu taparcasına sevmeyen dedeler yoktur."
"Çiçeklerin güneşe ihtiyacı olduğu kadar, ihtiyarların da sevgiye ihtiyacı vardır."
"iyiliğin değerinin bir inci kadar az görüldüğü tarihte, iyi olmak çoğunlukla büyüklükten önce gelir."
"Devrimler bir rastlantıdan değil de bir ihtiyaçtan oluşur."
"Bazılarının zevklerinden diğerlerinin yoksulluğu doğuyordu."
"Zenginliği öldürmek, onu paylaştırmak sayılmaz."
"Dünya da sizin düşmenizi ölmenizi hiç umursamaz. Çünkü dünya sadece bencillik olan, insanlık için bir erdemi ya da bir düşünceyi kapsamayan her şeyin düşüp ölmesine rıza gösterecektir."
"Kargaşa günlerinde sözler insanı şaraptan daha fazla sarhoş eder."
"Düşünce, zekanın emeğidir, ama düş zekanın zevkidir."
"Çalışma seyreldikçe, ihtiyaçlarıda çoğalıyordu. Bu, kuraldır."
"Yoksul, cömert ve asil olduğu halde çalışmayan bir insan mahvolmuş demektir."
Değerlendirmeler (3)
0 Takipçi - 2 Takip
2 Yorum |
Mesaj Gönder
13.07.2023
13.07.2023
çok güzel bir kitap !
test et
test et
test et
test et
test et
test
test
test
test
test
test
test
test
0 Takipçi - 2 Takip
26 Yorum |
Mesaj Gönder
marveling
17.05.2023
17.05.2023
Fakirliğin, cehaletin ve adaletsizliğin nelere sebep olduğunu gösteren bir klasik... Hem kitabını okudum hem filmini izledim. İkisinden de farklı tatlar aldım.
1 Takipçi - 2 Takip
123 Yorum |
Mesaj Gönder
Tevfik Cem Baykara
10.05.2023
10.05.2023
Sefiller, şüphesiz tam bir klasik. Victor Hugo'nun ölümsüz eseri Fransız romantizminin olduğu kadar toplumsal eleştirinin de başyapıtlarından biri. Jan Valjean'ın hikayesi 1800'lerin ilk yarısındaki Fransa'da yaygın fakirlik, eşitsizlik ve sınıf farklılıkları gibi sorunları olağanüstü bir gerçeklik algısıyla okuyucuya yansıtıyor.