Sevgi Üstüne - Jose Ortega y Gasset
Tüm sevgiler o çılgın "âşık olma" döneminden geçer; öte yandan "âşık olma"nın ardından gerçek sevgi her zaman gelmez. Bu nedenle parçayı bütünle birbirine karıştırmamak iyi olur.
Bireyselliğimizin temel çekirdeğini fikirlerimiz ve yaşantılarımız oluşturmaz; bu bireysellik, yaratılışımız üzerine değil, daha ince, daha uçucu ve bütün bunlardan bağımsız bir şey üzerine kurulmuştur. Bizler, her şeyden çok, içsel bir seçmeler ve itmeler dizgesinden oluşmuşuzdur. Her birimiz, dizgesini içinde taşır; bu dizge az ya da çok ölçüde, hemen yanımızdaki kişinin dizgesine benzer; her zaman tetikte ve hazırdır; hoşlandığımız ve hoşlanmadığımız şeylerden oluşan bir piller dizini gibi, bizi bir şeyden yana ya da bir şeye karşı harekete geçirmeyi bekler. Bir benimseme ve yadsıma düzeneği olan yürek, kişiliğimizin temelidir. Bir durumu bütünüyle tanımadan, belli bir yönde, belli değerlere doğru çekilmekte olduğumuzu görürüz. Bundan dolayı, yeğlediğimiz değerlerin öne çıktığı durumlarda olağanüstü bilgeleşir, duyarlıklarımıza yabancı olan değişik eşit ya da üstün değerlerin öne çıktığı durumlarda da görmez oluruz.
Başka bir insanla birlikte yaşarken, en çok ilgimizi çeken şeyin onun inandığı değerler dizisi, yeğlediği şeyler olmasında anlaşılmayacak bir şey yoktur çünkü, o insanın varlığının kökeninde ve kişiliğinin kaynağında bunlar yatar. Benzer biçimde, bir çağı anlamaya çalışan tarihçi de, her şeyden önce o dönemde yaşayan insanların ağır basan değerlerinin bir listesini çıkarmaya çalışır.
Derinlerine inemediğimiz, o kişinin gizli ben'inde ne gibi değerlere hizmet ettiğini yakalayamadığımız zaman, başkalarının söz ve davranışları da tıpkı böyledir. Bu ben, yüreğin oluşturduğu bu çekirdek, aslında büyük ölçüde onu içinde taşıyan daha doğrusu onunla birlikte doğmuş olan bizden, kendimizden bile saklanmıştır. Bu çekirdek, yeraltının yarı karanlığında, kişiliğin mahzeninde iş görür; onu algılayabilmek, ayaklarımızı bastığımız toprak parçasını görmek ölçüsünde güçtür.
Açıklık derecesi kişiden kişiye değişiklik gösterse de kimse bu duygu olmadan yaşayamaz. Bu duygu, gerçekliğin tümüne, dünyanın ve yaşamın bizim için sakladığı zevke karşı birincil ve belirleyici tutumu kapsar.
Normal bir erkek karşılaştığı hemen her kadından "hoşlanır". Bu durum, sevgide bulunan ve derinlerde yatan seçmenin yapısını daha da belirginleştirir. Bununla birlikte,hoşlanmayla sevmeyi birbirine karıştırmamak gerekir. Yoldan geçen güzel kız, erkek duyarlığının çeperlerinde bir kıpırdanma yaratır; erkek duyarlığı -erkeklere bir övgü olarak söyleyelim bunu- kadın duyarlığına göre etkilenmeye daha açık bir duyarlıktır. Bu kıpırdanma, erkeğin, kadın yönünde otomatik olarak ilk harekete girişmesine yol açar.
Değerlendirmeler (0)