Ulysses - James Joyce
Tarih, dedi Stephen, uyanarak kurtulmaya çalıştığım bir karabasandır benim.
Tam bir ay geçti sevgili Henry gökteki evine kaçalı ailesi yasını tutuyor umarak cennette rastlaşmayı.
Bir insan hayatı boyunca bir başına yaşayabilir. Evet , yaşayabilir. Ama yine de ölünce üzerini örtecek birini bulması lazım , her ne kadar kendi mezarını kazabilirse de hepimiz böyleyiz.
Mulligan gene korkuluğa çıkıp oturdu ve açık meşe renkli saçları hafifçe dalgalanırken,gözlerini Dublin körfezine dikti. Tanrım ,dedi yavaşça.Deniz ,Algy nin dediği gibi değil mi tıpkı:Engin güzel bir anne.
Gülmemiz gerekiyor,diyorum.Sözleri küfürden ibaret.Bak ben kendim dindar sayılmam.Ama neşesi , söylediklerini bir bakıma zararsız kılıyor,Ne dersin?
Tabi ben ingilizim,dedi Haines'in sesi, duygularım bir ingilizinki.Ülkemin Alman Yahudilerinin eline düştüğünü de görmek istemem.
Düşünce düşüncenin düsüncesidir.Dingin duruluk.Ruh,olduğu her şeyin biçimindedir.Duruluk,apansız,engin akkorlaşmış :Biçimler biçimi.
Kim bilir? dedi.Öğrenmek için mütevazi olmak gerek.Ancak hayat en büyük öğretmendir.
Hayır. Tanrım! Kaidesinden sarkan uçurumdan düşersem,kaçınılmazcasına çarpmış olurum.!Karanlıkta ne güzel gidiyorum.
Şimdi gör .Her şey sen olmadan da hep orada ve sonsuza dek olacak, dipsiz dünya.
Etrafında esintiler onu hırpalarcasına oynaşıyordu, ısırıcı,sabırsız esintiler.Gelmekteler,dalgalar .Akyeleli denizatları,kemire kopara yaldırak yeldizginli ,Mananaan'ın küheylanları.
Çoktan yitip gitmiş birinin bu yabansı sayfalarını okuyan bir insan bir eski zaman kişisiyle bir olduğunu duyumsar.
Çalımlı yürüyorken.Kimin yürüyüşüne öykünmekteydim .Unut:Tığteber ortada kalmışsın.Elinde annenin sekiz şilinlik para havalesi,kapıcının suratına çarparak kapattığı postane kapısının gümleyişi.Açlık diş ağrısı.
Paris sabah mahmurluğunda,limon sarısı sokaklarda hoyrat güneş ışığı.Dumanı üstünde ay çörekleri,kurbağa yeşili pelinler,Paris'in sabah buhuru havayla cilveleşmekte.
Başkan nasıl kaçmıştı, gerçek hikayesi.Genç bir gelin gibi giyinip,güvey,duvak,portakalçiçekleri tekmil, Malahide yolunu tuttular.İnan olsun böyle.Sonra yitik önderlerden,hıyanete uğrayanlardan,destansı firarlardan.Tebdili kıyafetler,enselenenler,sırra kadem basanlar yok artık.
Ruhum benimle birlikte yürüyor,biçimler biçimi.İşte ayın gözcülüğünde ,Elsinore'un ayartıcı tufanını dinleyerek,gümişi samur siyahı kayaların üzerindeki keçi yolunu arşınlıyorum.
Başkalarının efendisi de olma, kölesi de.
Köpekleri ,kumların seyrekleştiği bir bayırda koşarak,dört bir yanı koklayarak kırınıyordu.Geçmiş bir yaşamda yitirilmiş bir şeyler ararcasına.
Çapraşık buluyorsunuz sözlerimi.Çapraşıklık bizim ruhumuzda öyle değil mi ?Daha tatlı bir sesle.Ruhlarımız , günahlarımızın utancıyla yaralı,kene gibi yapışır bize...
Elbet,akşam kendini bende bulacak, bana sormaksızın.Vardır herhalde her günün bir sonu
Taze hava zihni açar.
Hafifsemenin duyumsattığı sızı yüreğinde giderek belirsiz ılık bir zevk yumağına dönüştü.
Ova kentler:Sodom,Gomore,Edom.Ölü adlar hepsi.Ölü bir toprakta ölü bir deniz,kursini ve kadim.Şimdi kadim.En eski,ilk ırkın beşiği.
Sabah sabah feci düşler, sol tarafımızdan mı kalktık?
Ölümden sonraki yaşamımız.Ruhlarımız.Öldükten sonra bir insanın ruhu.Dignam'ın ruhu...
May'ın orkestrasının Ponchielli'nin saatlerinin dansını çaldığı kermesteki danstan sonraki sabah.Şöyle anlatayım: Sabah olmuş,öğle,sonraki akşam olmakta,ardından gece vakti.
Kadınların burnu hep havadadır,sen hassas noktalarına dokunana dek.
Ayinesi iştir kişinin.
Çiçeklerin dili:Kimse işitemez de onlar sever kadınlar.
Sevgili erkekçiçeğim sana kızgın lalelerim şayet lütfen unutmabeni yazmazsan kaktüsünü cezalandıracağım seni çok menekşeler özlüyorum sevgili güller yakında numançiçeği bütün yaramaz gece sarmaşıkları...
Aşıkların mutat atışmaları.Ardından sulh olmalar.
Akşam vakti duygusu güzel.Artık orada burada sürtmek yok.Oracıkta otur dur:Akşam karanlığı çıt yok:Sat anasını.Unut gitsin.
Tanrı saydıkları Buda müzede yan gelip yatmakta.Çenesini eline dayamış rahatında.Buhurlu kamışlar yanmakta.
Elbet,meleklerin ekmeği,derler buna.Önemli bir kavram yatar bunu ardında.Tanrı'nın ülkesi sizin içinizdedir türünden bir duygu.
Şifa bulmak için ilk otu koparan vatandaşın tarihe geçmesi lazım.Otacılık.
Geçiyor hep,akışı yaşamın. ki yaşamın akışındaki noktamız paha biçilmez,hazinemiz.
Bir ölüye karşı duyulan bu olağan dışı ilgi.Dünyaya gelirken onlara verdiğimiz acılardan ötürü göçüşümüzü görmekten memnun.Tam onlara göre bir meşgale
Yaygaracı,direngen bir adam.Varsa oğlu yoksa oğlu.Haklı da.
Allah'ın dediği olur.Onlar ölene dek dinleriz.Ölüm döşeğinde kargacık burgacık yazısı.Dünyası zindan olmuş,gözünde fer kalmamıştı.Durgun bir hayvan.Yaşlı insanların köpekleri böyle oluyor ekseri.
Birisi şuraya bir buket çiçek koymuş.Bir kadın.Kocasının ölüm günü herhalde.Nice mutlu senei devriyelere.
Bir tebessümde nice anlamlar gizlidir.Sadece nezaketten kuşkusuz.
Acılara son.Artık uyanmak yok.Soranı yok hatır,hatır.
Mezarlıkta toplanan samut gölgeler belirdi,soluk ağlayık donuk ellerini uzatan,yasla diz çöken,parmağıyla imleyen.Kopuk kopuk şekiller ,kesik,kesik.Soluk matemli yüzler:Yakaran.
Masum bir insanın nahak yere mahkum edilmesindense doksan dokuz suçlunun serbest bırakılması daha evladır.
Dünyanın her yerinde her dakika cenazeler.Arabaları boşalt boşalt göm onları acele.Saatte binlercesi.Dünya ölüden geçilmiyor.
Önce birisi gitmek zorunda:Tek başına,toprak altına:Sicacık yatağına elveda diyerek.
Latince edilmesi duaların daha bir önemli kılıyor sanki onları.Aşai Rabbani Yas tülleri,ağlayanlar.
Sakalı aklaşmış.Saçlar ağaracağının ilk işareti.Mizacı huysuzlaşır.Ak saçlarda gümüş teller.
Hamlet'teki mezarcılar.İnsan kalbindeki derin bilgeliği sergiler.
Sayıklarsın dökülür ortaya sapır sapır tüm yaşamın boyunca ne sakladığın. Can çekişirsin.
Şu anda onun ruhu huzura kavuşsun diye dua etmekteyiz.Umulur ki iyisindir de cehennemde değilsindir.Hoş bir tebdili hava.Yaşamın kızgın tavasından dosdoğru arafın ateşine.
İnsanlar bir parçacık senden söz ederler:Unutup giderler seni.Onun için dua etmeyi unutmayın.Dualarınızda onuda hatırlayın.
Paranın yaşayan kimselere yardım amacıyla harcanması daha akıllıca.Ruhuna Fatiha.Gerçekten kime bir yararı?Ek toprağa sonra unut gitsin.Mangalın külünü boşaltır gibi.
Ayın rahşan küresi gümüşi nurunu saçasıya kadar bekleyen o vasi uçsuz bucaksız manzaralar.
Şansımız da cehennemde bir kartopundan daha iyi sayılmaz.
Uyanamadığım için kurtulamayacağın bir karabasan.
Akıp gidiyor yatağında,asla değil ki aynı,yaşam ırmağının akışı gibi.Zira yaşamda bir ırmaktır.
İnsanlar hep hoşlanırlar bundan.Hiç ummadığın yerden övgü.
History ... is a nightmare from which I am trying to wake.
I hear the ruin of all space, shattered glass and toppled masonry, and time one livid final flame.
Secrets, silent, stony sit in the dark palaces of both our hearts: secrets weary of their tyranny: tyrants willing to be dethroned.
Life is the great teacher.
Our souls, shame-wounded by our sins, cling to us yet more, a woman to her lover clinging, the more the more.
Funerals all over the world everywhere every minute. Shovelling them under by the cartload doublequick. Thousands every hour. Too many in the world.
Rather upsets a man's day a funeral does.
Nature abhors a vacuum.
Coming events cast their shadows before.
Can't bring back time. Like holding water in your hand.
Never know whose thoughts you're chewing.
Art has to reveal to us ideas, formless spiritual essences. The supreme question about a work of art is out of how deep a life does it spring. The painting of Gustave Moreau is the painting of ideas. The deepest poetry of Shelley, the words of Hamlet bring our mind into contact with the eternal wisdom, Plato's world of ideas. All the rest is the speculation of schoolboys for schoolboys.
Hold to the now, the here, through which all future plunges to the past.
A man of genius makes no mistakes. His errors are volitional and are the portals of discovery.
Every life is many days, day after day. We walk through ourselves, meeting robbers, ghosts, giants, old men, young men, wives, widows, brothers-in-love. But always meeting ourselves.
Ask no questions and you'll hear no lies.
Full many a flower is born to blush unseen.
There's many a true word spoken in jest.
First kiss does the trick. The propitious moment. Something inside them goes pop.
Time's ruins build eternity's mansions.
Desire's wind blasts the thorntree but after it becomes from a bramblebush to be a rose upon the rood of time.
We are all born in the same way but we all die in different ways.
There is not past, no future; everything flows in an eternal present.
I laugh at it today, now that I have had all the good of it. Let the bridge blow up, provided I have got my troops across... Nonetheless, that book was a terrible risk. A transparent leaf separates it from madness.
What's yours is mine and what's mine is my own.
Değerlendirmeler (0)