Bookrate

Sabahattin Ali'nin özgürlüğe ve devrime düşkünlüğünü en çarpıcı şekilde anlatan öyküsüdür Sırça Köşk. Uğruna hapis yattığı, vatan haini ilan edildiği ve genç yaşta vurulduğu...

"İtilmiş, tekmelenmişim, Doğduğum günde yanmışım, Yalnız sana güvenmişim, Ben gene sana vurgunum." S.A.

"Ben konuşmalarında değil, düşüncelerinde değil, yalnız eylemlerinde ve yaşamında görürüm onun büyüklüğünü." ... "Siddhartha bir andan sonra yazgıyla savaşı bıraktı., çektiği acılar son buldu. Yüzünde bilmenin neşesi çiçeklendi, hiçbir istemin karşı duramadığı, mükemmelliği tanıyan, oluşumların ırmağına, yaşamın seline "evet" diyen bir bilmenin neşesi. Acıları ve sevinçleri paylaşmaya hazır, kendini tümüyle ırmağın akışına bırakmış, birlik ve bütünlüğün bir parçası olmuştu Siddhartha." H.H.

"Sevgi, dostum Govinda, sevgidir her şeyin başı gibi görünüyor bana. Dünyanın içyüzünü görmek, onu açıklamak, onu aşağılamak büyük düşünürlerin işidir belki. Ama benim için önemli olan tek şey, dünyayı sevebilmektir, onu aşağılamamak, ona ve kendime hınç ve nefret beslememek, ona, kendime ve bütün varlıklara sevgiyle, hayranlıkla ve huşuyla bakabilmektir." H.Hesse

Çağının saygın idealistlerinden Leibniz’in "mümkün dünyaların en iyisinde yaşadığımıza" ilişkin inancı içten içe huzursuz eder Voltaire’i. Ne var ki, 1755 Lizbon depreminin yarattığı büyük yıkım, bu Fransız aydınlanma filozofunun tüm iyimser "safdil"lere karşı öfkesini köpürtür. Önce Lizbon Felaketi Üzerine Şiir’i yazar: "Lizbon mahvoldu ve insanlar Paris’te dans ediyor!.." Hızını alamaz ve Felaket’ten 4 yıl sonra 1759’da Candide veya İyimserlik (Candide, ou l’Optimisme)’i yazar.... Okuyunuz...

Panait Istrati ülkemizde ne yazık ki çok bilinmeyen, Rumen edebiyatının en büyük isimlerinden biri. Tüm öykülerinde mutlaka bir Akdeniz kokusu, Halikarnas Balıkçısı lezzeti var sanki. Bizden biri. Tüm eserleri ayrı güzel...

Sabahattin Ali'nin en güzel öykülerinden biri Değirmen. Eserde ayrıca yazarın gençlik dönemindeki ilk öykülerinden oluşan mükemmel bir seçki sunuluyor. Sabahattin Ali'nin Türk öykücülüğünde adım adım nasıl sarsılmaz bir yer edindiğini merak edenler için güzel bir başlangıç kitabı...

Maksist felsefenin dine bakışını özetleyen muhtelif makale ve konferans metinlerinden oluşan bir derleme. Marks, dini, özünde ekonomik ilişkilerin üzerini örten bir peçeden ibaret görür. Kutsal olan haklıdır, bu da sınıfsal tahakkümün inanç yoluyla devamını sağlar. Özellikle Engels'in bu konulara daha fazla katkı yaptığını belirtmek gerek.

Cahil(!) bir filozofun bize anlatacak ne tür fikirleri olabilir? Merak edenler için. Çevirmenin zengin dipnotlarla eseri anlaşılabilir kılması da ayrıca takdire şayan.

Emin Maluf, ya da batıda bilinen adıyla Amin Maalouf'un aslında ne kadar bizden biri olduğunu anlatan bir kitap. Lübnan'da yaşayan bir Osmanlı ailesinin çocuğu olarak dünyaya gelen Maluf, zamanın ve şehirlerin ruhuna dair güçlü tasvirlerle bezeli anlatısıyla, bir kaç nesil boyunca atalarının izini sürüyor. Ve sonra, dedesi ve çocuklarının Lübnan ve Amerika arasında bölünmüş hikayesine yoğunlaşıyor. Butros dedenin Atatürk hayranlığını da hatırlatalım. 1921'de doğacak ilk çocuğuna O'nun adını koymaya karar veriyor ve kızı olduğunda dahi sözünü tutuyor. Evet, Maluf'un bu kitabı adadığı kişilerden biridir halası "Kamal"...

Márquez'i daha önce okumamış olanlar için mükemmel bir başlangıç kitabı. Yazar, Kolombiyalı bir ailenin yüzyıllık hikayesinde bizleri olağanüstü güzellikte bir edebi anlatım ve kurguyla buluşturuyor. Yüz yıllık Yalnızlık, Latin edebiyatının şaheserlerinden biri ve nefis bir çeviriyle okuyucuya sunuluyor.

Le Monde'un 20. yüzyılın en iyi 100 kitabı arasında ilk sıralara koyduğu ölümsüz bir klasik. Yiğit Bener'in harika çevirisiyle Céline'in Fransız sömürgelerinde geçen yıllarının etkisiyle belirginleşen muhalif, insancıl, derinlikli ve büyülü edebi dünyasına adım atmak için büyük bir fırsat sunuyor.

Kitap "Mavi Yolculuk" tabirini dilimize kazandıranların hikayesi. Edebiyatımızdaki anı-roman türünün en iyilerinden biri. Azra Erhat, Cevat Şakir, nam-ı diğer Halikarnas Balıkçısının kılavuzluğunda, Sabahatin Eyüboğlu ve diğer arkadaşlarıyla birlikte Ege'nin o güne kadar pek de bilinmeyen rotaları nasıl keşfettiklerini her satırı buram buram deniz kokan sayfalar boyunca anlatıyor.

Korku, gerilim ve polisiye sevenlerin vazgeçilmezi Grangé'dan günümüzde başlayan ve Orta Asya'nın şaman geleneklerine kadar uzanan sürükleyici kurgu. Yine bilindik Grangé tadında, gizemli, ürkütücü, sürpzlerle dolu...

Dan Brown'un Melekler ve Şeytanlar'dan sonraki ikinci kitabı. Filminin de etkisiyle kısa sürede popüler olduğunu hatırlatalım. Brown'un bir gizemler yumağı yaratma ve çözme üzerine olağanüstü yeteneğini gösterdiği bir diğer eseri...

Gizemli hikayeler ve polisiye üstadı Dan Brown'ın ilk kitabı. Esrarlı ama bir o kadar da sarsıcı, adeta gerçekmiş hissi veren örüntülerle dolu. Türü sevenler için kaçırılmaması gereken bu yapıt, çok başarılı bir çeviriyle Türk okuruna sunuluyor.

Emin Maluf (Amin Maalouf)'dan benzersiz bir tarihi roman. Hayyam'ın gözüyle ortaçağda Dünyanın en güzel şehirlerinden birisi olan Semerkant'ın eşsiz dekoru üzerinde dönemin tarihi ve toplumsal olaylarına bakıyor. Okuyucuyu Ortadoğu'nun zengin tarihsel ve kültürel mirasının kaynaklarına doğru macera dolu bir yolculuğa çıkarıyor.

1939 Pulitzer ödüllü bir kitabın övülmesi gereksiz olur. Nobel'li yazar Steinbeck'in dünyada tanınmasını sağlayan ve basıldıktan hemen bir yıl sonra filmi de yapılan bu roman artık bir klasik. Amerikan edebiyatının devinden, Amerikan kırsal yaşamına ve Büyük Bunalım yıllarındaki yoksulluk ve hayatta kalma mücadelesine görkemli bir bakış...

İlber Ortaylı'nın İnalcık, Köprülü, Barkan, Togan, Müller, Barthold, Hammer gibi en saygın tarihçi ve Türkologların kaynaklıkları ve alandaki tartışılmaz uzmanlığıyla vücuda getirdiği Türk tarihi dizisinden birincisi. Kendi tarihini merak eden her Türk okuyucusunun okuması gerekenlerden biri...

İlber Ortaylı'nın Türk tarihi serisinin ikincisi de en az birincisi kadar merak uyandırıcı. Ortaylı, orta asyanın göçebe kabilelerinin yüzyıllar içinde at sırtında Asya'nın doğusu boyunca yayılışını, nihayet Anadolu'ya ve Avrupa'ya kadar gelip en kadim uygarlıklarla nasıl olup da birleşebildiklerini ve Dünyanın en kudretli devletlerini kurabilmiş olduklarını anlatıyor. İlber hoca, bu eserinde de tarihi süreç içinde Selçuklu ve Osmanlı kökenlerimizle ilgili bilgiler verirken akademik uzmanlığının hakkını fazlasıyla veriyor.

Nietzcshe, Ecce Homo (İşte İnsan)’da "Kişi nasıl insan olur?" sorusunu yanıtlarken kendi felsefi hikayesini de anlatır aslında. Eser, yaşadığı süre boyunca anlaşılamamaktan şikayet eden filozofun, eserlerindeki pasajlarına dönüşlerle günümüzde bile pek çokları için anlaşılmaz gelen fikirlerinin ilk elden tercümesidir. Nietzsche’yi bilenler için güzel bir özet, tanımak isteyenler içinse iyi bir başlangıç kitabı olarak tavsiye edilir. Mustafa Tüzel’in ilk kez okuyanlar için biraz zorlayıcı (!) ve alışkanlık gerektiren çevirisine rağmen...

Türk romanında artık kült haline gelen bir yapıt Kürk Mantolu Madonna. Sabahattin Ali bu kısa ama etkileyici romanını şu sözlerle tanımlıyor: ”Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!.. Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku, anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz?”

Öyküleri kadar romanlarının da edebiyatımızdaki yeri tartışılmaz Sabahattin Ali’nin. O’nun kahramanlarında dönemin Türk toplumundaki insan karakterlerinin canlı tasvirleriyle karşılaşır okuyucu. Duygusallıkla dolu hikayelerinde bile inceden inceye müthiş bir iktidar eleştirisi vardır. 1940’lı yılların atmosferi içindeki insanların kırılgan halini, çaresizliklerini anlatır Ali...

Cahil(!) bir filozofun bize anlatacak ne tür fikirleri olabilir? Merak edenler için. Çevirmenin zengin dipnotlarla eseri çok daha anlaşılabilir kıldığını da belirtmek gerekir.

"Ekonomiyle henüz ilgilenmeye başlamış olanlar için iyi bir rehber. Bir kitabı üç sayfayla özetlemek zor bir iştir fakat belli ki Butler-Bowdon iyi bir okuyucu ve bu konuda epey maharetli."

İlk Çağ Yunan felsefesine giriş yapmak için daha güzel bir eser düşünemiyorum. Platon ve Aristo hariç tutulursa, bir kaç fragman dışında neredeyse hiç bir eser bırakmamış olan filozoflar hakkında bilinen en kapsamlı derlemeler Diogenes Leartios’ a ait. Tüm antik dönem felsefe tarihçilerinin bir numaralı kaynak kitabı. Çevirisi de oldukça başarılı...

Freud’un öğrencisi ve en büyük takipçisi. Ancak kimine göre O’nu da aşan fikirleriyle analitik psikolojinin kurucularından Jung’un dünyasına giriş için güzel bir kaynak. Jung, olağanüstü hafızasıyla hayatından ilginç kesitler sunarken, insan ruhunun derinliklerine ilişkin bilinmezlikler ve yanıt arayışlarının nasıl ortaya çıktığını da adım adım gözler önüne seriyor. Psikoloji meraklıları için tam bir hazine...

Psikanalizin kurucusu Freud'un insanlığa, topluma ve medeniyetin geleceğine dair düşüncelerini merak edenler için...

Felsefe nedir? Şüphe neden gereklidir? Felsefenin temel soruları nelerdir? İnsanlar neden aynı soruya farklı cevaplar verirler? Felsefe okumak için filozof olmak mı gerekir? Felsefe bizi nereye götürmeye çalışır? Tüm bu sorulara Althusser'den daha iyi kim cevap verebilir?

Michel Foucault'un başyapıtlarından biri. 20. yüzyılın post-modern düşüncesinde en tartışmalı konulara korkusuzca neşter atan filozofun öncü metinlerinden biri. Günümüzde cinsellik veya kadın-erkek hiyerarşisi konusunda çalışan sosyal bilimcilerinin Foucault'a atıf vermeden tek bir makale bile yazması neredeyse imkansız.

Stefan Zweig 'ın aslında kendisini anlattığı muhteşem bir hikâye. Savaşın entelektüellere has bir saflık, umursamazlık ve masumiyetle var olmaya çalışan insanlar üzerindeki yıkıcılığı üzerine dokunaklı bir metin. Etkilenmemek imkânsız.

Orta Doğu'nun, ve bu coğrafyanın en büyük aktörü olan Osmanlı'nın batı medeniyeti karşısındaki üç asırlık geri kalışının öyküsü. Lewis'in uzmanlığının da ötesinde, siyasete yakınlığı ve analizlerinin ABD-İngiliz hükümetlerince çok önemsenmiş olması bu eseri özellikle değerli kılıyor. Mutlaka okunması gereken bir kaynak.

Latin Amerika edebiyatının 20. yüzyılda yetiştirdiği en iyi roman ve kısa öykü yazarlarından biri Marquez. Kitaptaki seçki de başarılı bir çeviriyle, O!nun tarzını yansıtan, akıcı, içten, gerçekçi, yer yer otobiyografik izler de taşıyan hikayelerden oluşuyor.

Bir Marquez kısa romanı (novellası). Sıradan insanların dünyasını etkileyici bir gerçeklik duygusuyla anlatan nadir yazarlardan.

Simyacı, Cuelho’nun baş yapıtı. Tarihi romanlardan hoşlanan her okurun kitaplığında bulunması gereken bir eser. Her ne kadar kurgu bile olsa, tarihî gerçeklerle oldukça örtüştüğünü de belirtmekte fayda var. Özdemir İnce çevirisiyle okumak ise önemli bir ayrıcalık.

Platon, kimilerine göre Sokrates 'in yazıcısı, felsefî idealizmin kurucusu, felsefe yolculuğundaki en önemli kilometre taşıdır. Tüm eserleri şüphesiz okunmayı hak eder, ancak Şölen, Devlet ile birlikte ilkçağ felsefesine başlamak için iyi bir tercih olabilir.

Bertrand Russell 20. yüzyılın en etkili İngiliz filozoflarından biridir. Burada insanın ahlaki ve toplumsal sorumluluklarının bilinciyle mutlu olabileceğine dair inancını yinelerken, insanın bunun için nasıl çaba sarfetmesi gerektiğini belirtiyor. Mutlu olmak için aklın rehberliğindeki insanın inancın, metafiziğin ve doğa üstü güçlerin kılavuzluğuna muhtaç olmadığını tekrar hatırlatıyor.

20. yüzyılın en etkili evrimsel biyolog, ve coğrafyacılarından birisi olan Diamond bu en önemli eserinde insanın 400.000 yıllık serüvenini herkesin anlayabileceği akıcı bir dille anlatıyor. Tüfek, mikrop ve çelik Diamond!un teorisinde modern medeniyetin kuruluşunda en etkili üç dönüm noktasını ifade ediyor. Sosyal bilimlere ve özellikle uygarlık tarihine ilgi duyan herkesin mutlaka okuması gereken bir kaynak.

Yaşayan en etkili iktisatçılardan biri Daron Acemoğlu'nun Robinson'la birlikte yazdığı en etkili kitaplardan biri. Neden kimi uluslar zenginleşirken diğerleri fakir kalır? Farkı yaratan nedir? Kurumsal iktisadın önde gelen temsilcilerinden olan yazarlar bu sorulara akademik derinliklere dalmadan, kolay anlaşılır bir dille ve ikna edici bir yöntemle oluşturdukları kendi tezleriyle yanıt arıyorlar. Popüler iktisadı sevenler için kaçırılmaması gereken bir kaynak kitap.

Acenoğlu'nun Ulusların Düşüşünden sonra yayımlanan en önemli ortak eseri. Yazarların iktisadi gelişim ve kalkınma konusundaki tezlerini bir adım daha ileriye götürdüğü popüler kitaplarından birisi. Uzman olmayanları için yazılmış, kolay okunan ve alanında büyük tartışmalar yaratacak ölçüde etkili bir yapıt. Yine çok iyi bir tercüme ile sunuluyor.

Sosyal Bilimlerde, Siyaset ve Sosyoloji alanlarında en çok atıf yapılan, post modern eleştirel devlet kuramlarının kurucu nitelikteki yapıtlardan birisi. Güzel bir çeviriyle alana ilgi duyanlara sunuluyor.

Ömer Hayyam'ın şiirlerini gerçeğine en yakın ve güvenilir kaynakların çevirisiyle sunuyor Sadık Hidayet. Eser, Hayyam'a bir saygı duruşu niteliğinde.

Sadık Hidayet 20. yy. İran edebiyatının doruklarından birisidir. Kısa öykülerinden oluşan bu seçki türü sevenler için kaçırılmaz bir fırsat.

Oscar Wilde'ın en önemli eserlerinden birisi.. İrlandalı yazarın klasik fantastik roman türünün başyapıtları arasına giren bu eseri ürpertici olduğu kadar, etkileyici felsefi ve psikolojik dokunuşlar da içeriyor.

İrlandalı büyük romancı ve öykü yazarı Oscar Wilde'ın sosyalizm hakkında kaleme aldığı 1891 tarihli makalesi dönemin muhalif çevrelerdeki tartışmalarına ışık tutuyor.. Wilde'ın sosyalizmi hangi açılardan çekici bulurken, hangi açılardan da eleştirdiğini öğreniyoruz. İlgi çekici bir eser...

Roma'lı filozof Boethius aynı adlı eserini vatan haini suçlamasıyla atıldığı hapiste yazmış, burada türlü işkencelere maruz kalmış ve acılar içinde yaşarken belki de felsefe sayesinde hayata tutunmuştu. Alain De Botton günümüz insanı için yazdığı eserine aynı adı vererek bizlere nasıl bir mesaj vermiş olabilir? Merak edenler için.

2000 yıllık destansı bir tarihin bilinmeyenlerle dolu ilk yarısına Bir Avrupa'lı gözüyle bakış. Yazının ne yazık ki fazla kullanılmadığı, Orta Asya'lı göçebe Türk toplumlarında neredeyse tüm yazılı kaynakların Çinli, İran'lı, Arap veya Avrupa'lı gezgin ve tüccarlara dayandırıldığı bir döneme ışık tutmak bir hayli zor olmalıydı. Bu da tarihimizin çok iyi bilinmeyen dönemleri hakkındaki onlarca denemelerden birisi ve her şeye rağmen merak uyandırıcı...

Amerika'nın belki de en gizemli yazarının en meşhur eseri. Çok iyi bir çeviriyle Türk okuruna sunuluyor. Amerika'nın bu en çok okunan kitabını ve Yazarın kendine has ve yer yer psikolojik derinliği de olan üslübunu merak edenler için tavsiye edilir...

Kafka'nın fantastik kısa romanı Dönüşüm. Gerçeküstücülüğün ve varoluşçu edebiyatın başyapıtlarından biri.

Goethe'nin Faust'tan sonra en çok okunan eseri. Roman türünün klasiklerinden biri.

Şato Kafka'nın en derinlikli, felsefi romanlarından biri. Tıpkı "Dönüşüm" gibi, müthiş metaforlarla bezeli, sürükleyici bir roman...

Joseph Conrad en başarılı İngiliz macera yazarlarından biri. Eserlerinde kurgudan çok gerçekçilik daha hakim. Ve daha da iyisi son derce sürükleyici. Bu romanı da harika bir çeviri ile sunuluyor.

Fantastik roman türünün klasiklerinden biri. Bu türden hoşlananlar için harika bir okuma fırsatı. Sabahattin Ali çevirisi olması bile başlı başına bir tercih sebebi.

Büyük ustanın klasikleşen tüm romanları gibi öykülerini de okumak edebiyat severler için büyük keyif. Bu kez cinselliği de konuları arasına katmış. Kendine has üslubuyla...

Büyük ustanın klasikleşen tüm romanları gibi öykülerini de okumak edebiyat severler için büyük keyif. Bu kez cinselliği de konuları arasına katmış. Kendine has üslubuyla...

Cengiz Aytmatov'ın bu güzel kısa romanında birKırgız köyündeki sıradan insanların hikayelerinin en sıcak anlatısını buluyoruz. Her şey sanki biraz önce olmuş ve her an tekrar olabilirmiş kadar gerçek gibi...

Aytmatov'un en etkileyici öykülerinden biri. Kısa roman da denebilir. Sürükleyici bir dram. Bu türü sevenler kaçırmasın...

Büyük Usta Tolstoy'un kendisiyle, Tanrı'yla hesaplaşması. Otobiyografik bir eser. Usta'nın uzun ve git-gel'lerle dolu yaşamını ve iç dünyasını merak edenler için kaçırılmaması gereken bir eser.

Tıpkı Amin Maalouf gibi Libnan'da doğup Batı'ya göç eden Cibran, Doğu'nun en çok okunan şair ve filozoflarından biri. Ermiş O'nun en meşhur felsefi hikayesi. Aforizmalarla dolu bir klasik...

Mark Twain'in felsefi derinliği bir hayli fazla olan eseri. Sokratik diyalog yöntemiyle yazdığı bu kısa eserde yazar okuyucuyu da insan hakkındaki tartışmaların içine çekmeye çalışıyor...

Genellikle öykü ve kısa romanlarıyla tanınan büyük Yazar'ın aynı zamanda ne denli güçlü bir Şair de olduğunu anlamak için okunması gereken bir kitap.

Birbirinden etkileyici öyküler var bu kitapta. Her birinde Yazar, farklı bir kimliğe bürünerek Türk insanının dramatik yaşamını müthiş bir vuruculukla dile getiriyor.

Yazarın en dramatik öyküleri yine bu kitapta toplanmış. Anadolu insanının dönemin siyasi atmosferi içindeki yaşantısını büyük bedeller ödeme pahasına, üstelik bu kadar güçlü ve dokunaklı bir şekilde dile getirme azmi ve cesaretini gösteren büyük Yazar'a selâm olsun.

Biz bu sözleri Sezen Aksu'nun müthiş yorumuyla zaten biliyoruz. Sabahattin Ali'nin şair kişiliğini tanımak için büyük bir fırsat.

Günümüzün en popüler felsefe yazarlarından birisi Alain de Botton. Bu eserinde de önce ateist gözüyle büyük dinleri inceliyor ve dinlerin ateist bile olsa insan hayatındaki yerini ve önemini sorguluyor. İlginç ve oldukça farklı bir deneme...

1970: Hangi Sol 1972: Hangi Batı 1976: Hangi Seks 1980: Hangi Sağ 1981: Hangi Atatürk 1991: Hangi Edebiyat 1995: Hangi Laiklik 1997: Hangi Küreselleşme... Hangi Sol sosyalist şair Attila İlhan’ın "HANGİ" serisindeki denemelerinin ilki. Bu denemeler, idealleri olan, sürekli bir şeyleri arayan, ancak çoğu kez aradığı şeylerin tam olarak ne olduğu konusunda bütüncül bir bilgi birikiminden ve reel politik gerçeklikten uzak kalan Türk aydınının ve onun üzerinden Türk toplumunun eleştirisi aslında. Bu serinin müptelası olmak için iyi bir başlangıç kitabı...

“Ben öleceğim, Varenka, hemen öleceğim; benim kalbim kaldırmaz böyle mutsuzluğu! Ben sizi Tanrı’nın gün ışığı gibi sevdim, öz kızım gibi sevdim, sizi hep sevdim, canım, bir tanem! Ve ben bir tek sizin için yaşıyordum! Çalışıyordum, evrak yazıyordum, gidip geliyordum, geziyordum, gözlemlerimi kağıda aktarıyordum dostça mektuplar şeklinde, bütün bunlar, canım siz burada, karşımda, yakında yaşadığınız içindi. Siz belki de bilmiyordunuz bunu, ama bütün bunlar böyle oldu!” Dostoyevski okumaya başlamak için iyi bir tercih olabilir bu kısa roman. O'nun sıradan insanların psikolojisini nasıl büyük bir incelikle ve derinlikli bir bakışla ve bir daha da hiç ayrılmamacasına edebiyatın içine yerleştirdiği o ilk anlara tanıklık etmek gerekir.

Doğu'da benzerleri çok daha önce yazılmış olmasına rağmen edebiyata bir tarz olarak "ütopya" adını kazandıran eser. Bir kilometre taşı niteliğinde. Yüzyıllar boyunca okuyucuları en fazla heyecanlandıran bir çok eserin de öncüsü. Bu türü sevenler için olmazsa olmaz bir kitap...

Doğu'da benzerleri çok daha önce yazılmış olmasına rağmen edebiyata bir tarz olarak "ütopya" adını kazandıran eser. Bir kilometre taşı niteliğinde. Yüzyıllar boyunca okuyucuları en fazla heyecanlandıran bir çok eserin de öncüsü. Bu türü sevenler için olmazsa olmaz bir kitap...

Osmanlı Devletinin adı Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye idi. Devlet-i Aliyye (Büyük Devlet) Osmanlı hanedanının mülküdür ve Tanzimat'a kadar da bu özelliğini korumuştur. Eserleri en fazla dile çevrilen ve uluslararası literatürde en fazla atıf alan tartışmasız en etkili Türk tarihçisi İnalcık Osmanlı'nın kuruluş kodlarını veriyor...

Dostoyevski'nin sürgün yıllarındaki hayatını kurguladığı yarı otobiyografik bir eser. Müthiş bir gerçeklik hissi veren psikolojik bir roman. Varoluşçu felsefeye olduğu kadar psikolojik roman türüne de hayat veren klasiklerden biri...

"Hepimiz Gogol'un Palto'sundan çıktık!" sözü Dostoyevski'ye atfedilir. Pek çoklarına göre, bu küçük roman (novella) Rus edebiyatındaki gerçekçilik akımının da öncüsü sayılır. Tadımlık, gerçek bir klasik...

Pek az yazar ve bilim adamı Freud kadar Dünya'yı değiştirme gücüne sahip olmuştur. O'nu sadece psikanalizin kurucusu olarak görmek son derece yanlış olur. Bilimlerin çoğu gibi, biyoloji, tıp, felsefe, sosyoloji, tarih, antropoloji, siyaset, ekonomi, vs., 20. yüzyıldan itibaren Freud'un etkisinden kurtulamamıştır. Freud'un bu nispeten hacimsiz eseri, dinin, daha genel anlamda tüm inançların insan psikolojisinin derinliklerinde yatan tabulardan nasıl neşet ettiğini ortaya koyan bir manifestosu niteliğinde...

Çağının en büyük Stoacı filozoflarından biri, aynı zamanda da etkili bir devlet adamı olan Çiçero’nun hayatın anlamı hakkındaki felsefi düşüncelerini en güzel anlatan eseri...

Bu kitapta, Zweig'in öykücülüğü kadar, biyografik çalışmalarının da ne kadar etkili olduğunu anlıyorsunuz. Üç Büyük Usta'da Fransız, İngiliz ve Rus edebiyatının üç devini kendi edebi ve felsefi bakış açısıyla irdeliyor.

Sefiller, şüphesiz tam bir klasik. Victor Hugo'nun ölümsüz eseri Fransız romantizminin olduğu kadar toplumsal eleştirinin de başyapıtlarından biri. Jan Valjean'ın hikayesi 1800'lerin ilk yarısındaki Fransa'da yaygın fakirlik, eşitsizlik ve sınıf farklılıkları gibi sorunları olağanüstü bir gerçeklik algısıyla okuyucuya yansıtıyor.

Macit Gökberk bir felsefe profesörü. Ama aynı zamanda da TDK üyesi bir dilbilimci. Dil felsefesi de ilgi alanlarında biri. Bu kitap, O'nun dilin bir toplumun oluşumundaki rolü ve çoğu zaman da göz ardı edilen önemine dair kısa bir deneme...

Çağdaş İskandinav edebiyatının en popüler temsilcilerinden bir Loe. Sıradan insanların da sıra dışı hikayeleri olabileceğini anlatan, bazen komik, bazen duygusal, kimi zaman da eleştirel diyebileceğimiz, sıkılmadan okunabilecek, sürükleyici bir roman.

Herman Melville hep başyapıtı Moby Dick (Beyaz Balina) ile tanınır. Katip Bartleby de O'nun bir başka en güzel öykülerinden. Bu kısacık klasik yapıt Amerikan edebiyatının insan doğası ve toplumsal ilişkilerine dair yazılmış en ünlü metinlerinden birisi.

Varoluşçu felsefenin kurucu babası sayılan Soren Kierkegaard'ın metinlerinden süzülmüş, derleme bir aforizmalar kitabı. Felsefeye meraklı olanlar ya da güzel bir giriş fırsatı kollayanlar için, kolay okunan, anlaşılır bir dille çevrilmiş, ideal kitaplardan birisi...

Alman Edebiyatının zirvelerinden Goethe'nin büyük felsefi klasiği Faust'tan sonra en popüler kısa romanı. Trajik, belki de sıradan sayılabilecek bir aşk hikayesinin olağanüstü anlatımı...

Balsac'ın Fransız edebiyatının klasikleri arasına girmiş başyapıtı. Yazar'ın 1835'te Goriot Baba'yla birlikte yayımlanan ve Fransız gerçekçiliğinin öncüsü sayılan tarihi romanında aşka ve toplumsal sınıfların gündelik yaşamlarına dair çarpıcı sahneler var.

Gasset önde gelen 20 yy. İspanyol filozoflarında biri. Çok da etkili bir felsefe tarihçisi. "Felsefenin Kökeni ve Geleceği" üzerine akademik değeri de oldukça yüksek bir deneme kaleme almış. Belli oranda temel felsefi terim ve kavramlara aşinalık gerektirse de, felsefenin nereden gelip nereye doğru evrildiğini merak eden felsefe meraklılarının kayıtsız kalmaması gereken bir eser.

Goriot Baba, Vadideki Zambak'la birlikte Hugo'nun iki başyapıtından biri. Fransız romanının gerçekçiliğe evrildiği süreçte bir dönüm noktası. Devrim sonrası Fransa'sındaki toplumsal sorunları birbirinden çok farklı insan karakterleri üzerinden anlatan klasikleşmiş bir roman...

Gogol'un en meşhur hikayelerinden oluşan bir derleme. "Kaput" veya daha çok bilinen adıyla "Palto" yu okumak için güzel bir fırsat. Orhan Veli ve Erol Güney'in enfes çevirisiyle sunuluyor.

"Tarihe tutkulu bir felsefe profesörü roman yazarsa nasıl bir şey olur?" diye merak ediyorsanız bu kitap tam size göre. Anar'ın nevi şahsına münhasır üslubu ile tanışmak için mükemmel bir fırsat.

Anar tarzını sevenler için bir başka güzel kitap. Sürükleyici, gizemli, tarihi roman sevenler için altın değerinde...

William James en etkili Amerikalı filozoflardan biri. Psikoloji, eğitim, siyaset, ve hatta edebiyatta da etkili olan önemli bir pragmatik felsefe geleneğinin kurucusu. O'nu ve felsefesini tanımak için en yararlı kaynaklardan biri.

Hayatının baharında, henüz 22 yaşındaki filozof-yazarın şu cümleleri pek çok şeyi özetlemiyor mu: "... önemli olan insanca ve basit olmak mı? Hayır, gerçek olmaktır önemli olan, hepsi girer bunun içine, insanlık da, basitlik de. Ve ben dünyada olduğum zaman değilse başka ne zaman daha gerçek olurum ki? Daha ben istemeden yaratılmış her şeyim. Ölümsüzlük şuracıkta, bense onu umut ediyordum. Mutlu olmak değil artık dileğim, yalnızca bilinçli olmak..."

Okumak ve biriktirmek için... Tek kitapta Sabahattin külliyatı oluşturmak için bir fırsat. Her romanı, her öyküsü ve her şiirinin lezzeti farklı, tartışmasız Türk edebiyatının yüz akıdır Ali. Maalesef siyasetin karanlık gücü tarafından uzun süre Türk okurundan ayrı düşürülen ve yaşarken hak ettiği değeri göremeyen büyük yazarın anısını kitaplıklarda yaşatabilmek için...

O'na yakıştırılan "Balkanların Gogol'u" sıfatını hak ediyor mu Istrati? Merak edenler için...

Felsefe ve edebiyat tarihinde çok az eser bu kadar farklı konularda, adeta daldan dala atlayarak, müthiş bir kapsayıcılıkla kaleme alınmıştır. Çağının en büyük düşünürlerinden biri olan Montaigne’den başkası değildir bunu deneyen. Bir benzerini üç asır sonra biraz Nietzsche’de ve ondan da bir asır sonra belki Foucault’da göreceğiz. Denemeler (Les Essais) türünün ilk örneğidir. Okur bu eserle edebiyatta bir tarihe tanıklık ettiğinin de bilincinde olmalıdır. Çevirisinin de çok başarılı olduğunu belirtelim.

Sabahattin Ali'nin şair yanı da en az roman ve öyküleri kadar güçlüdür. Yapmacık, kurgusal aşklardan sıkılan şiir severler, kısa bir yaşamın dağarcığından süzülen bu güzel şiirlerin lirik olduğu kadar gerçekçiliğinden de büyük keyif alabilir.

İktisada meraklı olanlar kadar, bu konuda eğitim gören öğrencilerin de ilgiyle okuyacağı biyografik bir yapıt. Fikirleriyle günümüz siyaset ve ekonomi dünyasına yön veren büyük doktrinerlerin yaşamlarını ve fikirlerini merak edenler için.

Siyaset ve felsefe tarihinin kuşkusuz en etkili metinlerinden biri. Eserin sunulduğu Floransa dükü Lorenzo’nun kuru bir teşekkürden öte kitabı okuduğu bile şüphelidir. Hatta dendiğine göre, Machiavelli’nin kitabı sunduğu sırada bir başkası da bir çift av köpeği hediye etmiş ve Lorenzo köpeklerle çok daha fazla ilgilenerek sahibine çok daha yakınlık göstermiştir. Bu kısa metin Dünya siyaset tarihine Makyavelizm’i hediye etmenin çok ötesinde başkaca çağrışımlar da barındırır. Bu anlamda eserin aslında oldukça metaforik olduğu da söylenebilir. Sadece siyasetle değil, sosyal bilimlerin herhangi bir dalıyla ilgilenen her okurun kitaplığında yer alması gereken bir klasik...

Nietzsche'nin dünya yaşamını değersizleştiren, öte dünyacı Hıristiyan asketizmine karşı adeta savaş açan eseri. Aslında tüm öte dünyacı ve semavi dinlerin de bu eleştirilerden nasibini aldığı varsayılabilir. Bir Nietzsche klasiği, O'nun teolojik metafiziğe dair tüm "putları kıran", adeta "çekiçle felsefe" yapan kişiliğini yansıtan en önemli eserlerinden birisi...

Putlar nasıl kırılır? Çekiçle Felsefe'nin temel konusu bu. Bunu en iyi yapan filozoflardan birisi, belki de birincisi Nietzsche. 20. yy. felsefesini O'nun kadar etkileyen çok az düşünür vardır. Bu da en güçlü eserlerinden birisi...

Nietzche’nin öncüsü, etkisi günümüze kadar devam eden Schopenhauer’in felsefesine giriş yapmak ve felsefesinin merkezinde yer alan "istem-irade (will)" kavramını anlayabilmek için kısa ama etkili bir metin. O’nun başyapıtı ve çok daha hacimli bir eser olan "İstem ve Tasarım Olarak Dünya" (The World as Will and Representation" (1818)’dan önce okunabilir.

Francis Bacon, hem bir filozof hem de etkili bir hukukçu ve bilim tarihçisi. Çağının ileri görüşlü aydınlarından birisi. Yazar'ın bu eserinde günlük hayatın neredeyse tüm alanlarında kalem oynattığı, bolca öğüt de içeren ve daha çok ahlak felsefesine dönük denemeleri yer alıyor.

Turgenyev de tıpkı Dostoyevski, Tolstoy, Gogol gibi Rus edebiyatının en değerli eserlerini veren yazarlardan biri. Bu romanı da Rus gerçekçiliğini, kırsal yaşamın zorlukları ve toplumsal yapının eleştirisiyle birleştiren en başarılı örneklerinden...

Bir gezgindi Herodotos, röportaj yazarlarının pîri, şu ya da bu nedenden ötürü o da ayrılmıştı Ege kıyılarından, dolaşmış dolaşmış, nerelere dek gitmemişti! Akıllara durgunluk verir bu kadar yer gezmesi, bu kadar bilgi toplayıp, hepsini aklında tutması ve o canım İonia diliyle açık açık, herkese anlaşılır bir anlatıyla aktarması. Tarihin babası derler ona. Ama tarih nedir? Bugün bile bu yaratıcının ardından binlerce yıl geçtiği halde, biliyor muyuz uygar dillerin çoğunda HİSTORİA diye geçen sözcüğün tam ne anlama geldiğini?.. Azra Erhat böyle diyor bu hacimli eserin özsözünde. Gerisini getirmek okuyucuya kalmış...

Attila İlhan entelektüel şair neslinin nadir örneklerinden. Toplumcu şairlerimizin çoğu gibi, faşizme karşı durmuş, toplumsal sorunlarla yakından ilgilenmiş, çok sayıda makale ve deneme kaleme almış en üretken sanatçılarımızdan biri. Kitabın sonunda Şair’in şiirle ilgili düşünceleri de var. Şöyle diyor bir yerinde: "Bazı şairlerimizin aksine, ben, ne şiir yapıyorum ne de şiir yazıyorum. Ben şiir söylüyorum." Şair İlhan’ı da sevmek ve keşfetmek için güzel bir fırsat.

"Yapabileceğim tek şey, diye düşündüm, susmak, tahammül etmek ve soytarılığa devam etmek!.." Dostoyevskivari psikolojik romanlardan hoşlanan okur için. Oldukça melânkolik bir eser. Dazai’nin intiharla sonuçlanan kısacık yaşamından kurgulanmış bir otobiyografi âdeta. Dazai’nin mutsuzluğuna sebep olan ve içinde yaşarken "mutlu insan" rolünü oynamayı da reddettiği topluma yönelttiği eleştirilerde haklılık payı yok mu? Bence var, hem de çok var. Ama, buna her okur kendisi karar verecektir şüphesiz...

Sofistleri açıkça "laf cambazı" olarak gören, onları bir tür "sahte felsefe" yapmakla itham eden Platon'un diyalogları içinde sanırım kavram kargaşası yaşamadan en kolay okunan, sindirilen metinlerden biri. Felsefeye başlangıç okumalarımdan...

Platon ideal devleti nasıl kurguladı? Baş konuşmacısı Sokrates üzerinden önce iyilik, adalet, erdem, yurttaşlık gibi kavramların peşine düşüyor ve bunların her birinden yeteri kadarını bir araya getirip kendi ideal devletini inşa ediyor... Uzman olmayan okuyucunun da rahatlıkla takip edebileceği güzel bir çevirisi var. Politik bilimlerle ve Batı felsefesiyle ilgilenen her okurun kitaplığında bulunması gereken kurucu metinlerden biri...

Yalıtılmış bir varlık değilsin, unutma ki kozmosun biricik, yeri doldurulamaz bir parçasısın. Sen insanlık bulmacasında köklü bir parçasın. Epiktetos (Yaşam Sanatı) 2000 yıl öncesiyle bugünün felsefesi arasında çok büyük fark var mı? İnsanlık yaşam sanatı söz konusu olduğunda çok büyük adımlar atabilmiş midir acaba? 20. yy. in en etkili sosyologlarından Bauman bu sorulara yanıt arıyor. Felsefeye ve özellikle sosyolojiye aşina okurun ilgisini çekecektir.

Ari Çokona çevirisiyle ve dipnotlarıyla çok daha anlaşılır bir yapıt çıkmış ortaya. Çevirmen, büyük bir alkışı hak ediyor. Platon bilindik Sokratik diyaloglarla esasen parayla hitabet dersi veren sofistleri eleştiriyor. Ama bir yandan da, aşk üzerine kendine özgü felsefi bilgiyi aktarıyor. Anlatırken "ruh ve beden ikiliği" üzerinden ruhun "tanrısal" yanına dikkat çekiyor. Yazı ve söz arasındaki Sokratik karşılaştırma ise bir diğer önemli konu. Platonik veya "idealist" felsefenin en önemli metinlerinden.

Tercüme Bürosu'nun en çalışkan üyelerinden Sabahattin Eyüboğlu'nu daha çok şiirleri ve çevirileriyle tanıyoruz. O'nun denemelerden oluşan bu yegâne kitap, bir dönemin sanat ve siyaset dünyasına ilişkin görüş ve eleştirileriyle Yazar'ın entelektüel fikir dünyasından da oldukça zengin bir kesit sunuyor.

İlber Ortaylı'nın Osmanlı Tarihi konusundaki uzmanlığı tartışılmaz. Geniş bir kaynakça eşliğinde Osmanlı tarihinin en can alıcı konularını derleyerek gayet tatminkar, tarih uzmanı olmayanlar için bile çok kolay okunabilen bir özetini çıkarmış İlber Hoca. Tarih severlerin ilgisini mutlaka çekecektir.

Hume bilindiği gibi İskoç aydınlanmasının kilit filozoflarından biri. Bu eser, Locke'un kurduğu ampirik felsefe geleneğini takip eden Hume'un özünde büyük bir ahlak filozofu olduğunu ortaya koyuyor. Aydınlanmanın ve ampirik ahlak felsefesinin kurucu metinlerinden birisi ve alana ilgi duyan okuyucu için çok kıymetli bir kaynak.

Hume'un insan aklı, idrak, özgür irade ve inanç gibi kavramları ele aldığı bu kıymetli eseri, felsefeye ilgi duyanlar için güzel bir kaynak.

Hume'un insan aklı, idrak, özgür irade ve inanç gibi kavramları ele aldığı bu kıymetli eseri, felsefeye ilgi duyanlar için güzel bir kaynak.

Dagogne'nin bu kitabı, felsefe tarihinde iz bırakan büyük filozoflar hakkında uzman olmayanların da rahatlıkla takip edebileceği bir dille, çok fazla detaya girmeden, en derli toplu bilgi veren eserlerden biri. Güzel bir çeviriyle okuyucuya sunuluyor.

Şevket Pamuk, günümüzün en yetkin iktisat tarihçilerinden biri. Özellikle 19. ve 20. yüzyılda birbirinin devamı niteliğinde olan Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi Türk iktisat tarihi konusunda çok değerli bir başvuru kitabı. Detaylı bilgiler ve tablolarla desteklenmiş, akademik düzeyde konuya ilgi duyan okuyucular için de güzel bir kaynak eser.

Varoluşçu edebiyatın "Varoluş özden önce gelir!" mottosuyla ünlenen Sartre'dan sonra okunması gereken en etkili yazarlarından biri Camus. "Yabancı" da tıpkı "Dönüşüm" gibi Camus'nun en çok okunan ve insanın varoluşu konusunda okuyucu üzerinde büyük etkiler bırakan eserlerinden biri.

Bir asır öncesinden gelen, ama günümüzde bile hala pek de bilinmeyen islamiyetin doğuşu ve yarattığı büyük kültürel dönüşümün hikayesi üzerine yazılmış en yetkin eserlerden biri. Dönemin en büyük Türkolog ve şarkiyatçılarından biri olan Barthold'un eseri, kaynak konusunda oldukça sorunlu olan bir döneme ışık tutan kaynak metinlerden biri. Batı'nın eski ve yer yer ciddi hatalar da içeren kalıplaşmış Doğu tasavvurundan kurtuluşunun ilk izlerini bu eserde gözlemlemek mümkün.

Zweig tutkunları için yine en güzel öykülerden oluşan bir derleme. Modern öykücülüğün büyük ustasından her biri okuyucuda farklı bir tat ve duygu uyandıran hikayeler içeriyor. Hemen okuyup bitirmek, sonrasında da defalarca tekrar okumak isteyeceğiniz bir eser.

Felsefi roman demek biraz zor, ama Türk/Arap/Fars Edebiyat Tarihinin ilk fantastik romanı diyebiliriz. Destansı, masalsı anlatılara alışık bir kültürde bu tür eserlerin çok erken bir tarihte yazılmış olması ise şaşırtıcı olmamalı. Türünün ilk örneği olması bile başlı başına bir okuma sebebi.

Camus'nun meşhur olduktan sonraki dönemde yaptığı gezilerde tuttuğu notlardan oluşan bir anı kitap. O'nun kendine has insan, zaman ve mekan tasvirlerini sevenler için ilginç olabilir.

Kitap, laiklik kavramının tarihsel kökeninin izlerini ilk hıristiyan ve müslüman toplumlardan başlayarak sürüyor. Pek çoğu yurtdışındaki konferans metinlerinde oluşan bölümlerde Osmanlı’dan günümüze değin Türk toplumunun geçirdiği kültürel süreç içinde laikliğin rolünü anlatıyor. Yazar’ın kesinlikle isabetli olduğunu düşündüğüm saptamalarından işte iki örnek: "Hıristiyan dünyasından ayrılıp Müslümanlığa ve Osmanlı hizmetine giren İbrahim Müteferrika, zamanın padişahının emriyle ilk basımevini açma iznini Şeyhülislam’ın fetvasıyla yalnız din dışı yazıları yayımlama koşuluna bağlı olarak elde ettiği zaman, din alanı dışında başka bir bilim ve düşün alanının bulunduğu simgelenmiş oluyordu..." "Tarih kesinlikle gösterir ki, Batı uygarlığının gelişiminde devletin gelenek ve din engellerini aşarak laikleşmesi kalkınmalarda baş rolü oynamıştır..." Ve daha niceleri için güzel bir kaynak eser...

Kitap, Beyaz Geceler ve Dostoyevski'nin 1849'da Sibirya sürgününden hemen önce yazdığı diğer 4 öyküden oluşuyor. Çevirisi çok iyi. Borges'in deyimiyle: "Bir Dostoyevski kitabı okumak, bilmediğimiz muazzam bir şehre girmek, bir savaşın gölgesine tanık olmak gibi..."

Herman Hesse'nin bu eserdeki denemeleri edebiyattan dine, siyasetten felsefeye kadar insanlık için kabul edilebilir bir ortak hakikatin ne olabileceğine dair arayışını dile getiriyor. Hesse, tüm inanç sistemlerinde ortak olan tek bir şeyin olduğu söylüyor: "Öldürmeyeceksin!". Hatta inançsızlar için bile...

Alexis De Tocqueville’in 1835’de yayınlanan iki ciltlik Amerika’da Demokrasi adlı kitabının bölümlerinden biri. "Çoğunluğun Zorbalığı (Tyranny of the Majority)" kavramı, terimi ilk kez kullanan ABD’nin kurucu babalarından John Adams’a (1788) bir gönderme. Tocqueville bir yandan ABD’nin demokrasi mücadelesini överken bir yandan da Amerika’nın Avrupa gibi köklü bir aristokrasiden yoksun oluşunun iyi ve kötü yanlarına vurgu yapıyor. 19. yy. ABD ve Avrupa siyasetlerini karşılaştırmalı olarak masaya yatırıyor. Liberalizm ve siyaset bilimi okurları için temel kaynaklardan biri, Bu çok sınırlı fakat etkili metin ana kitap için de belki bir merak uyandırabilir.